Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2714 E. 2015/11601 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2714
KARAR NO : 2015/11601
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/05/2010
NUMARASI : 2006/155-2010/109

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/05/2010 gün ve 2006/155 – 2010/109 sayılı kararı bozan Daire’nin 26/09/2014 gün ve 2013/8704 – 2014/14686 sayılı kararı aleyhinde davacı-karşı davalı vekili tarafından karar düzeltmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, davalı şirketin temizlik hizmetleri yapan, merkezi ABD de bulunan bir firmanın Türkiye temsilcisi olduğunu, müvekkili dahil bir çok şirkete bu işle ilgili kurs verdiğini, 15 000 USD karşılığı Beşiktaş ve Sarıyer İlçeleri ile sınırlı olmak üzere bu hizmetlerin müvekkiline bırakıldığını, sözleşmeye aykırı olarak davalının aynı iş kolunda anılan ilçelerde iş aldığını, sözleşmeyi ihlal ettiğini iddia ederek, 15 000 USD nin teminat senediyle birlikte iadesine, davalının elde ettiği kârdan şimdilik 2.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, sonradan elde edilen kara ilişkin talebi atiye bırakmıştır.
Davalı-karşı davacı vekili, davacı-karşı davalının sözleşmeye aykırı davranışlar sergilediğini, 15.000 USD miktarın geri iade edilemeyeceğini savunarak, asıl davanın reddini istemiş, karşı davada ise sözleşme uyarınca isim hakkının kullanılmasından kaynaklanan aylık lisans bedeli alacakları nedeniyle 10.000 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiş, sonradan talebini ıslah etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında lisans sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeye göre davacı-karşı davalının Beşiktaş ve Sarıyer bölgelerinde faaliyet göstereceği, davalı-karşı davacının sözleşmeye aykırı hareket ederek bu bölgelerde iş yaptığı, sözleşme süresi 5 yıl olduğu halde 3 yıl yürürlükte kaldığı, başlangıçta ödenen 15.000 USD lisans bedelinden oranlama yapıldığında davacı-karşı davalının 6.000 USD talepte bulunabileceği, karşı davada ise aylık lisans bedeli 2.187,71 TL’nin talep edilebileceği gerekçesiyle, asıl davada elde edilen kara yönelik talep atiye terk edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, 6.000 USD miktarın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 15.000 USD miktarlı senedin davacı-karşı davalıya iadesine, karşı davada ise 2.187,71 TL’nin davacı-karşı davalıdan tahsiline dair verilen karar davalı-karşı davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 26/09/2014 tarihli kararı ile bozulmuştur.
Davacı-karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Taraflar arasında akdedilen 23.12.1997 tarihli sözleşmenin davalı lisans verenin kusurlu eylemi nedeniyle davacı tarafından haklı olarak feshedildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, anılan sözleşmenin IV.A.1 maddesinde “ilk lisans bedelinin kazanılmış ve geri ödenemez” sayılacağı hususu hüküm altına alınmış ise de, anılan sözleşmenin 5 yıl süreli olarak kararlaştırıldığı dikkate alındığında, tarafların iradesinin sözleşmenin kararlaştırılan 5 yıllık süre boyunca devam edeceği ve taraflarında sözleşme hükümlerinden doğan edimlerini yerine getireceği inancıyla akdedildiğinin ve söz konusu “ilk lisans bedelinin” de bu kapsamda ödenmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, sözleşmenin haklı olarak feshi sonucunda, ödenen bu bedelden ancak sözleşmenin ayakta kaldığı süre dikkate alınarak bu süreye uygun kısım mahsup edildikten sonra, geriye kalan ifa edilmeyen müddete yönelik ilk lisans bedelinin ise iade edilmesi gerekir. Her ne kadar aynı sözleşmenin XIX.B. bendinde “sözleşmenin lisansör tarafından feshi halinde bu bedele karşılık verilen senedin tahsil edileceği” kararlaştırılmış ve bu hükümde haklı yada haksız fesih ayrımı yapılmamış ise de, yukarıda da açıklandığı üzere, anılan maddenin haklı fesih halinde dahi senedin tahsil edileceği şeklinde tek taraflı olarak yorumlanması MK’nın 2. maddesi hükmüne aykırıdır. Bu itibarla mahkemece anılan hususlar göz önüne alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan asıl davada davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.09.2014 gün 2013/8704- 2014/14686 karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak yerel mahkeme kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davada davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 26.09.2014 gün 2013/8704-2014/14686 karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak yerel mahkeme kararın ONANMASINA, peşin harcın onama harcından mahsubu ile bakiye 518,82 TL’nin asıl davanın davalısı ………….. Hiz. A.Ş’den alınmasına, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 05/11/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dairemizin 26/09/2014 tarih ve 2013/8704 Esas – 2014/14686 Karar sayılı bozma ilamında açıklanan gerekçeyle asıl davada davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.