Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2606 E. 2015/8694 K. 25.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2606
KARAR NO : 2015/8694
KARAR TARİHİ : 25.06.2015

MAHKEMESİ : TEKİRDAĞ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
: (TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 17/11/2014
NUMARASI : 2014/477-2014/652

Taraflar arasında görülen davada Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/11/2014 tarih ve 2014/477-2014/652 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının medikal delege olarak müvekkili şirkette çalışırken 04.06.2010 tarihinde istifa ederek şirketten ayrıldığını, aktedilen sözleşmeye göre davalının işten ayrılmasından sonraki 3 aylık süre zarfında bölgesi de belirtilmek suretiyle “işveren ile aynı alanda faaliyet gösteren firmalarda çalışamayacağının, aksi halde 6 aylık brüt maaş tutarı cezai şart ödeyeceğinin” kararlaştırıldığı halde davalının işten ayrılır ayrılmaz P.İlaçları Ltd. Şti.’nde çalışmaya başladığını ileri sürerek şimdilik 1.573,52 TL’nin 29.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 9.441 TL’ye çıkarmış ve dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin zorunluluktan dolayı iş sözleşmesini imzaladığını, sözleşmede değişiklik yapma imkanının bulunmadığını, cezai şarta ilişkin sözleşme maddesinin hakkaniyete aykırılık taşıdığını, davacının bir zarara uğramadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında düzenlenen 27.05.2009 tarihli sözleşmenin 8. maddesinde “sözleşme sona erdikten sonra personelin İ. T., Ç. E. ve K.’nde işveren ile aynı işkolunda faaliyet gösteren şirketlerde 3 ay çalışmamayı kabul edeceği, aksi halde 6 aylık brüt maaşı tutarında cezai şart ödeyeceği” hususlarının kararlaştırıldığı, davalının 04.06.2010 tarihinde davacı işyerinden istifa ederek 21.06.2010 tarihinden itibaren davacı ile aynı alan ve bölgede faaliyet gösteren dava dışı P. İlaç Ltd. Şti.’nde çalışmaya başladığı, böylece kararlaştırılan 3 aylık süre ile rekabet etmeme yasağını ihlal ettiği, iki tarafı da tacir olmayan sözleşmelerdeki cezai şartın Borçlar Kanununun 161. maddesine göre fahiş olması halinde hakim tarafından cezai şartın tenkis edileceği, davacının 3 aylık rekabet yasağı için 6 aylık brüt ücreti tutarında öngörülen cezai şartın hak ve nesafet kurallarına aykırılık taşıdığı, takdiren %50 hakkaniyet indirimi uygulanması gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 4.720,56 TL cezai şartın temerrüt tarihi olan 29.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Ancak, davacı vekili, dava dilekçesinde 1.573,52 TL’nin 29.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesinde ise talebini 7.868 TL daha artırmış ve dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini istemiştir. Bu durumda mahkemece, ıslahla artırılan miktar hakkında dava tarihinden itibaren faize hükmolunması gerekirken talebin aşılarak kabul edilen tüm alacağın 29.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiş ise de, anılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca kararın düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının hüküm bölümünün 1. paragrafında yer alan “temerrüt tarihi olan 29/06/2010 tarihinden” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “1.573,52 TL’sinin 29.06.2010, bakiyesinin dava tarihinden” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.