Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2479 E. 2015/8173 K. 11.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2479
KARAR NO : 2015/8173
KARAR TARİHİ : 11.06.2015

MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2013/284-2014/113

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/05/2014 tarih ve 2013/284-2014/113 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin pide imali ve satışı yaptığını, müvekkiline ait TPE nezdinde tescilli “s.” ibareli markaların bulunduğunu, davalı ile müvekkili arasında franchise sözleşmesi bulunmamasına rağmen, davalının müvekkiline ait markayı kullandığını, yapılan delil tespitinde davalıya ait işyeri üzerinde “sampi” ambleminin bulunduğu ve lokantanın faal halde olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, şimdilik 8.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle de maddi tazminat talebini 28.928,12 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, mahkemenin yetkisiz olduğunu, markayı müvekkiline ait alışveriş merkezinde kiracı olan dava dışı şirketin kullandığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, davalının 2010 ve 2011 yıllarına ait ticari defterlerinin talep edilmesine rağmen sunulmadığı, somut bir maddi tazminat hesabı yapılmasının mümkün olmadığı, yargılamadaki sürenin uzamaması için BK’nın 50. maddesi uyarınca tazminat takdir edildiği, emsal olabilecek illerde yapılan franchise sözleşmelerinin dikkate alındığı gerekçesiyle, marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i ve manevi tazminat talebinin reddi yönünden ilk karar kesinleştiğinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 12.500 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı katılma yoluyla temyiz eden davacı şirketin dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmamıştır. Temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK’nın 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip, temyiz harcının yatırılmış olması gerekmektedir. Bu itibarla, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz istemine gelince; dava markaya tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Dairemizin uyulan bozma ilamında davalı şirketin ticari faaliyetlerinin ve tecavüz eyleminin boyutu ile ticari kayıtlarının da dikkate alınması gerektiği belirtildikten sonra davalı işletmenin ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılması gerektiği işaret olunmuştur. Mahkemece davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması için talimat yazılmış, düzenlenen bilirkişi raporunda ise davalı şirket muhasebecisinin söz konusu defter ve belgeleri talep edilmesine rağmen sunmadığı, bu nedenle talep edilen tespitlerin gerçekleştirilemediği belirtilmiştir. Ancak, talimat evraklarının incelenmesinden davalıya defter ve belgelerini ibraz etmek üzere meşruhatlı davetiye çıkartılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 219. vd. maddeleri uyarınca davalının tutmak zorunda olduğu ticari defterler ve belgelerin ibrazı için davalı tarafa mehil verilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, alınmadığı anlaşılan 123,60 TL temyiz başvuru harcı ile 27,70 temyiz ilam harçının davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.