Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2459 E. 2015/8041 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2459
KARAR NO : 2015/8041
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 31. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2014
NUMARASI : 2013/74-2014/169

Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 31. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.07.2014 tarih ve 2013/74-2014/169 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili; davalı şirketin 01.06.2011-31.05.2012 faaliyet dönemine ilişkin olarak yapılan 28.12.2012 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında; gündemin 4. maddesinde faaliyet dönemine ilişkin bilanço ve kar-zarar cetveli görüşüldüğünü ve 1 adet ret oyuna karşılık 25.003.586.317 olumlu oyla bilanço ve kar-zarar hesaplarının kabul edildiğini, gündemin 6. maddesinde yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibrası konusunun görüşüldüğünü ve hiçbir açıklama ve gerekçe gösterilmeksizin müvekkillerinin 10 kabul oyuna karşılık 25.003.577.317 ret oyuyla oy çokluğuyla ibra edilmediğini, eski TTK’nın 380. yeni TTK’nın 424 maddeleri uyarınca bilanço ve kar zarar hesabının kabulü ile tüm yönetim kurulu açısından genel ibranın gerçekleştiğini, ibraya konu olan bilanço ve kar-zarar hesaplarının sahteliği, gerçeği yansıtmadığını, bazı konuları kapsamadığı iddia ve ispat edilmedikçe artık yöneticilerin herhangi bir sorumluluğundan söz edilmeyeceğini, sadece eski yönetimde yer alan kişilerin ibra edilmemesine karar verilmesinin yasayla ahlakla ve iyi niyetle bağdaşır bir yanı olmadığını, şirket hesapları ve mali tabloların doğruluğunun, yasallığının, şirketin tüm organları tarafından kabul edildiğini, ortaya bir gerekçe konulmadan, ibraya mani olacak bir iş veya işlemden bahsetmeden, onur kırmak, şüphe yaratmak ve geçmişte görev yapanları zan altında bırakmak için alınan kararın yasaya ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, ibra etmeme yönündeki kararın şirketten ve kulüpten yüz milyonlarca lira alacaklı olan Y.. D..’in bu alacağını ödememe yolunda bahane üretme ve onun adı üzerine gölge düşürerek alacağı hakkında şaibe yaratma çabasından ibaret olduğunu, Y.. D..’e alacak ibra takasının önerildiğini, dava tehdidinde bulunularak “ya paradan vazgeç ya da senin hakkında davalar açar, şaibe yaratırız. Sen de bu şaibeden yıllarca kurtulamazsın” denmekte olduğunu ileri sürerek, ibra etmeme yönündeki genel kurul kararının kanuna ve dürüstlük kurallarına aykırılığının, müvekkillerin görevlerini kanuna ve ahlaka uygun olarak yapıp, şirkete hiçbir zarar vermediklerinin, şahsi kusur ve eylemleri nedeniyle şirkete karşı bir sorumlulukları olmadığının tespiti ile haklarında ibra yönünde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, genel kurula katılanların neredeyse %100’ünün ibra etmeme yönünde oy kullandığını, dava dilekçesinde delil olarak sunulan gazete küpürlerindeki yazıların /yorumların mahkemece verilecek kararda esas alınamayacağını, TTK m. 424’ün davacılarca yanlış yorumlanmış olup, genel kurulun açıkça yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesine karar vermesi durumunda TTK 424’ün birinci cümlesinde yazılı ibra sonucunu doğurma hükmünün yürümeyeceğini, davaya konu genel kurul kararında gündemin 4. maddesi uyarınca bilançonun oy çokluğuyla davacı eski yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemesine “açıkça” karar verildiğini, davacıların şirketi zarara uğrattığını, kararın iptalini gerektirecek bir husus bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, UEFA tarafından verilen ve CAS tarafından onanan karara göre davacıların yönetimde bulundukları döneme ilişkin olarak yanlış veya eksik bilgi beyanında bulunmak sureti ile şirketi zarara soktukları, bu hususların da ayrıca bilançoda gereği gibi belirtilmeyip üyelerden saklamak sureti ile bilançonun gerçek durumunu görülmesine engel olduğu ve bu hususta davacılar tarafından bilinçli olarak davranıldığının tespit edilmesi sebebi ile TTK madde 424 hükmü gereği bilançonun onaylanmasının davacıların ibrası sonucunu doğurmayacağı, davacı yönetim kurulu üyelerinin kusursuz bir yönetim gerçekleştirdiklerini ve ibra edilmemelerini gerektirecek bir durum bulunmadığını ispat edemediği ve ayrıca davalı tarafından iddia olunan hususların aksini ispat edemedikleri, ibra etmeme kararının yasaya, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, genel kurul toplantısında ibra edilmemeleri yönünde karar alınan yönetim kurulu üyeleri olan davacıların, söz konusu genel kurul kararının iptali ve hükmen ibra edilmeleri istemlerine ilişkin olup, davacıların ibra edilmediği genel kurul toplantısının 28/12/2012 tarihinde yapıldığı, davanın ise 26/02/2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Hükmen ibra davası açılabilmesi için sorumluluk davasının açılabileceği makul bir sürenin geçmesi gerekli olmakla birlikte, davanın zamansız olarak açıldığı dolayısıyla bu aşamada dinlenilemeyeceği kuşkusuz olup, mahkemece davacıların hükmen ibra edilme istemlerinin açıklanan gerekçelerle reddi gerekirken, yukarıda yazılı gerekçelerle reddi yerinde değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle,davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün açıklanan değişik gerekçelerle ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.