Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2387 E. 2015/8048 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2387
KARAR NO : 2015/8048
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/09/2014
NUMARASI : 2013/169-2014/387

Taraflar arasında görülen davada Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/09/2014 tarih ve 2013/169-2014/387 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı C. İnşaat San. ve Tic. A.Ş’nin 1999 yılından beri şirketin ortakları olan davalılar H.. A.., N.. A.., M.. G.., L.M. A., B.. A.., K.. G.., H. Ltd. Şti. ile C.. T…’nin sahip olduğu oyları ile şirket ortaklarından davalılar T.. Ç.., Ç.. K.., H.. K.., İ.M. Ö.’ü ile de birlikte hareket ederek, şirketin genel kurullarında kendilerini yönetime ve denetime seçerek şirketi kendileri dışındaki ortaklar aleyhine olacak şekilde sevk ve idare ettiklerini, müvekkillerinin sahip oldukları pay adedi toplamı 19.617,344 olup, şirket sermayesinin %39,234’ünü oluşturduğunu, davalı şirketin 2001-2002-2003-2004 yıllarında yapılan genel kurul toplantılarına şirketin küçük ortaklarından kısmen katılan varken, hakim ortakların şirketi kötü yöneterek sürekli zarar ettirmelerine bağlı olarak hiç kar payı dağıtmamaları, ortakların genel kurula geliş için yol parasını dahi alamamaları nedeniyle sonraki yıllardaki toplantılara hakim ortaklar ve müvekkilleri dışında küçük ortak olarak katılan 3-5 kişiyi geçmediğini, davalı şirketin hakim ortakları konumunda olan davalılar H.. A.., L. M. A., B.. A.., N.. A.. ve T.. Ç..’in şirketin genel kurullarında sürekli kendilerini değişmez yönetim kurulu üyesi olarak seçtiklerini, 11 yıllık sürede, kendileri ile birlikte hareket etmek üzere yönetim kuruluna sayıyı tamamlamak üzere uygun buldukları kişileri seçerek, yönetim görevlerini basiretli bir tacir gibi idare etmeyip, şirketin gelirlerini, miktar ve içeriği itibariyle fazla harcama faturalarıyla tüketecek şekilde idare etmek suretiyle kendileri dışındaki tüm ortakları zarara uğrattıklarını, davalı H.. K..’nın 1.derece imza yetkisi verilen şirketin değişmez genel müdürü, İ. M.Ö.’ün de hakim ortakların çalışanları olduğunu, hakim ortaklarca seçilen yönetim kurulu üyelerinin, müvekkilleri tarafından seçilen yönetim kurulu üyelerini şirketin temsil ve ilzamı konusunda yapılan toplantılar da dahil olmak üzere, ticari faaliyetiyle ilgili esas konularda yaptıkları hiçbir toplantıya çağırmadıklarını, çağırdıkları yönetim kurulu toplantılarının da genel kurul kararı alınması gibi, çağırmış olmak için yapılan yönetim kurulu toplantıları olduğunu, hakim ortakların oylarıyla 14.07.2012 tarihli genel kurulda seçilen 6 kişilik yönetim kurulunun, 16.07.2012 tarihinde müvekkillerince seçilen yönetim kurulu üyelerine hiç haber vermeden toplantı yaparak karar aldıklarını, davalı C. A.Ş’nin hakim ortakları durumunda olan diğer davalıların 2000 yılından itibaren müvekkillerini şirketin yönetimi ve denetiminin dışında tutarak şirketi sürekli zarar ettirecek şekilde yönetim ve denetim faaliyeti sürdürdüklerini, hakim ortakların şirketin genel kurullarında sahip oldukları payların mülkiyetinden doğan oy hakkını objektif ve dürüstlük kuralına uygun kullanmayarak, kendileri dışındaki tüm ortakları zarara uğrattıklarını ileri sürerek, davalı C.İnşaat San. ve Tic. A.Ş:’nin haklı nedenlerle feshini, fesih yerine şirketin faaliyetinin devamının daha uygun olacağına kanaat getirilmesi ve davalılarca kabul edilmesi halinde müvekkillerinin davalı şirkette sahip oldukları paylarının karar tarihine en yakın tarihe göre belirlenecek gerçek değerleri üzerinden pay satın almayı kabul eden ortaklara satılması ve müvekkillerinin şirket ortaklığından çıkarılması, davalıların satın almayı kabul etmemeleri halinde ise, davalı şirketin ortağı olan diğer davalıların paylarının gerçek değeri üzerinden müvekkillerine satılarak davalıların şirket ortaklığından çıkarılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın ticari şirketin feshi istemine ilişkin olup, davanın niteliği gereği, husumetin sadece şirkete yöneltilmesi gerektiğinden anılan hususun gözetilmediği gerekçesiyle, davanın HMK’nın 114/1-d maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Davacılar vekili tarafından tüm davacılar için temyiz dilekçesi verilmiş ise de, dosyanın incelenmesinde, davacı A.. Y..’a ait iki ayrı vekil tarafından vekaletname ibraz edildiği, vekillerden birinin vekillikten azledildiğine ya da çekildiğine dair herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanılmadığı, davacı A.. Y..’ın diğer vekili Av. D.. A.. tarafından da temyiz dilekçesinden daha sonraki bir tarihte, 14.01.2015 havale tarihli dilekçe ile temyiz isteminden feragat edildiğinin bildirildiği anlaşılmıştır. Feragat, HMK’nın 307. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesidir. Davacı vekilinin vekaletnamesinde HMK’nın 74. maddesine uygun şekilde temyizden vazgeçmeye yetkili olduğu gözlenmiş olup, 14.01.2015 tarihli dilekçesi temyiz talebinden feragat mahiyetinde ve sonuç doğurucu nitelikte olduğundan davacılar vekilinin davacı A.. Y.. yönünden temyiz isteminin feragat nedeniyle HUMK’nın 432/4 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacılar vekilinin davacı A.. Y.. dışındaki davacılar yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava, anonim şirketin haklı sebeple feshi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 531. maddesi uyarınca, “haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” Davacı tarafça anılan yasal düzenleme karşısında evvelemirde şirketin feshi, olmadığı takdirde çıkarılmaları veya hakim ortak olan davalıların çıkarılmaları talep edilmiş ve bu nedenle de hem şirkete hem de çıkarılmaları istenilen ortaklara husumet yöneltilmiştir. Bu itibarla, davacı taraf iddiasının ileri sürülüş biçimine göre husumet şirkete ve davalı ortaklara da düşmektedir. Kaldı ki, davalı ortaklara husumet düşmediği kabul edilse dahi, bu husus davalı safhında şirketin de yer aldığı gözetildiğinde şirket aleyhine açılan davanın esastan görülmesi için bir engel de oluşturmamaktadır. Bu nedenle, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davanın husumetten reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin davacı A.. Y.. yönünden temyiz isteminin feragat nedeniyle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz A.. Y.. dışındaki diğer davacılar yararına BOZULMASINA, alınmadığı anlaşılan 27.70 TL temyiz ilama harcı ile 123,60 TL başvuru harcının davacı A.. Y..’dan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacı A.. Y.. dışındaki davacılara iadesine, 10/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.