Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2367 E. 2015/8278 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2367
KARAR NO : 2015/8278
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2014
NUMARASI : 2012/80-2014/246

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/11/2014 tarih ve 2012/80-2014/246 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonradava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “M.” markasına yaptığı yüksek miktarlı yatırımlar sebebiyle ayırdedicilik kazandırdığını, anılan markayı davalıdan çok daha önce kullandığını, bu itibarla marka üzerinde kazanılmış ve gerçek hakkının bulunduğunu, kullanımının engellenemeyeceğini, davalının ise bu ibareyi marka olarak tescil ettirdiğini “M.” ibaresini marka olarak kullandığını, ancak hakkında kullanılmama nedeniyle hükümsüzlük davası açılan M. markasına dayanıp çeşitli ihtarnameler göndererek “M.” markasını kullanmamasını müvekkilinden istediğini, davalının dayandığı 2007/4 E. ve 2011/211 E. sayılı davalarda kararların kesinleşmediğini “Tıp, tıbbi” gibi anlamlarına gelen ibarelerin kimsenin tekeline verilemeyeceğini, herkesin kullanımına açık olduğunu ileri sürerek müvekkili fiillerinin davalı adına tescilli “M.” ve “M.” markalarına tecavüz teşkil etmediğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili, “M.” ve “M.” ve “M.” markalarının 44/1. sınıf hizmetlerde müvekkili adına tescilli olduğunu, davacının daha önceden “Medicana” ibareli marka başvurularının bu sınıf yönünden reddedildiğini savunarak davanın reddini istemiş, karşı davada da, davalının müvekkilinin markalarını kullandığını ileri sürerek müvekkilinin marka haklarına tecavüz fiillerinin durdurulmasını, bu markaların, davacı/karşı davalı tarafından kullanılmasının önlenmesini, tecavüzün giderilmesini, M. markasının/ ibaresinin “444 M.” şeklinde kullanılmasının da aynı şekilde durdurulmasını ve önlenmesini, kararın ilanını talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2006/31476 no’lu “M.” ibareli markanın 05,10,44. sınıflarda, 2002/00953 no’lu “M.” ibareli markanın 05,09,10,44. sınıflarda, 2002/10689 no’lu “M. H. ibareli markanın 05,09,10,44. sınıflarda davalı- karşı davacı adına tescilli olduğu, davacının “444 M.” numarası ile sağlık hizmetleri sağlanması için randevu verdiği, ancak “M.” ibaresi üzerinde gerçek hak sahipliği iddiasını ispatlayamadığı, mahkeme kararı ile davacının “M.” ibaresi üzerinde kullanıma dayalı öncelikle hak sahibi olduğu iddialarının yasal bir dayanağının bulunmadığının da tespit edildiği gerekçesiyle, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile davalı eylemlerinin davacı taraf tescilli “M. ve M.” ibareli markaların sağladığı haklara tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulmasına, “444 M.” şeklindeki davalı kullanımının önlenmesine, kararın ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davacı- karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacak olmasına ve bilirkişi raporunda hukuki değerlendirme yapılamayacak olmasına göre davacı-karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı- karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; karşı davada davacı vekili, “M.” ve “M.” ibarelelerinin davalı tarafından kullanılmasının müvekkili marka hakkına tecavüz olduğunu ileri sürerek bu ibarelerin çeşitli şekillerde kullanılmasının önlenmesini talep etmiştir. Dosya içeriğinden karşı davanın davacısı M. Sağlık ve Eğitim Hizm. A.Ş. adına tescilli birden çok markanın bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda karşı davanın davacısından, davalının hangi kullanımının hangi marka hakkına tecavüz oluşturduğu hususunda açıklama istenmesi ve hükmün karşı dava davacısının hangi markalarına tecavüz teşkil ettiği tek tek belirtilmek suretiyle kurulması gerekirken “Davalı eylemlerinin davacı tarafa tescilli M. ve M. ibareli marka haklarına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti ile durdurulmasına” denilmek suretiyle infazda tereddüde sebebiyet verecek şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Ayrıca, karşı davanın davalısı B.Sağlık Hizm A.Ş. adına tescilli “M.”, “M.” unsurlu markalar bulunduğuna göre marka sahibinin markalarını tescilli olduğu sınıflarda kullanmasına bir engel olmadığı halde karşı davalı B. Sağlık Hizm A.Ş.’nin tescilli markalarının tescilli olduğu sınıflarda dahi kullanımına engel olabilecek şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, kararın bu yönden de bozulmasını gerektirmiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre, davacı- karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalı vekilinin asıl davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan asıl davaya ilişkin hükmün ONANMASINA, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile karşı davada verilen kararın karşı davanın davalısı yararına BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalı vekilinin karşı davaya yönelik sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.