Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2325 E. 2015/7535 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2325
KARAR NO : 2015/7535
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ : MALATYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/09/2014
NUMARASI : 2014/1185-2014/1245

Taraflar arasında görülen davada Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30/09/2014 tarih ve 2014/1185-2014/1245 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin İ. Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’nin ortaklarından olduğunu, şirketin kurulmasından bu yana hiç kâr payı alamayan müvekkilinin haklarını yasal yollardan aramaya başladığını, kendilerine düşen payın alınması ve şirketten çıkma hakkı tanınması amacı ile Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtıklarını, bundan önce de göndermiş oldukları ihtarname ile haklarını arayacaklarını bildirdiklerini, davalıların müvekkilinin de ortak bulunduğu şirket hakkında hiçbir bilgi ve belgeyi müvekkiline göstermediklerini ve hiç kar payı dağıtmadıklarını, müvekkilinin ihtarnamesini alan davalıların şirketin içini boşaltmak ve atıl hale getirmek için müvekkilinin de ortak olduğu ve değeri 6.000.000 TL olan gayrimenkulü, her iki davalının ortağı bulunduğu özel EGM Hayat Hastanesi EGM Sağlık Hizmetleri Ltd. Şti’ye 25/06/2009 tarihinde komik bir değerle devrettiklerini, gayrimenkulü devralan şirketin iki ortağı olup, bu ortakların da davalılar olduğunu, davalıların devreden şirketin yönetim kurulu kararını kendileri alarak, yine sadece kendilerinin ortak olduğu davalı şirkete gayrimenkulü devrettiklerini, davalıların amacının müvekkilinin haklarını gasp etmek olduğunu, müvekkilinin yapılan işlem dolayısıyla gayrimenkulün gerçek değeri ile satış değeri arasındaki farkın müvekkilinin payına isabet eden kısmı kadar zarara uğradığını ileri sürerek, gayrimenkulün gerçek değerinin tespit edilerek, satış değeri arasındaki farkın ortaya çıkartılmasından sonra müvekkilinin payına isabet eden kısım için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın satış gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, husumet itirazında bulunduklarını, davanın İ. Sağılık Hiz. Ltd. Şti’ye açılması gerektiğini, davacının hissedar olduğu İ.Sağılık Hiz. Ltd. Şti’nin kendisine ait taşınmazı sattığını, müvekkillerinden E.. G..’in şirketin ortağı olup, taşınmazın tapuda hissedarı olmadığını, N.. G..’in ise İmaj Sağılık Hiz. Ltd. Şti’nin ortağı dahi olmadığını, müvekkillerinin İ. Sağılık Hiz. Ltd. Şti’den hiç taşınmaz almadıklarını,İ. Sağlık Hiz. Ltd. Şti. adına kurulduğu günden itibaren hiç taşınmaz bulunmadığı gibi, şirketin bir taşınmaza ortaklığının da bulunmadığını, şirketi temsile, şirket yetkililerinin sahip olup, şirketin zararını ancak şirket yetkililerinin talep edebileceğini, ayrıca şirket ortaklarının üçüncü kişilerden değil ortak oldukları şirketten alacak talep edebileceklerini, bu alacağın da ancak kâr payı olacağını, bu talep haricinde sadece ortağın çıkma hakkını kullanarak bir hak talep edebileceğini, davacı tarafından Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2009/345 Esas sayılı dosyada çıkma haklı kar payı alacağı davası açıldığını ve bu davanın halen derdest olduğunu savunarak, davanın derdestlik, husumet ve yasaya aykırı olması nedeniyle reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dolaylı zararlar kapsamındaki zararların tahsilini ortaklık sıfatından ötürü kendi nam ve hesabına olacak şekilde talep ettiği, anılan zararların tüzel kişilik adına talep edilmediği, bu itibarla davacının kendi nam ve hesabına dolaylı zararlar sebebiyle dava açma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine mahkemece 19.12.2014 tarihli ek kararla temyiz talebinin yasal süresi içerisinde yapılmadığı gerekçesiyle, reddine karar verilmiştir.
Mahkemece verilen temyiz isteminin reddine dair ek karar ile asıl karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Her ne kadar mahkemece 19.12.2014 tarihli ek kararla, gerekçeli kararın davacı vekiline 23.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz süresinin 07.11.2014 tarihi itibariyle sona erdiği, davacı vekilinin ise, 10.11.2014 havale tarihli dilekçe ile kararı temyiz ettiği ve bu itibarla yasal süresi içerisinde temyiz dilekçesinin ibraz edilmediği gerekçesiyle, HUMK’nın 432/4 maddesi gereğince davacı tarafın temyiz isteminin reddine karar verilmiş ise de, PTT Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasından yapılan tebligat sorgulamasında gerekçeli kararın, davacı vekiline 24.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve bu nedenle davacı vekilinin temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla, mahkemece verilen temyiz isteminin reddine dair ek kararın kaldırılmasına ve davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine karar verilmiştir.
2- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mahkemenin 19.12.2014 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.