Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2315 E. 2015/7828 K. 05.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2315
KARAR NO : 2015/7828
KARAR TARİHİ : 05.06.2015

MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2013/23-2014/19

Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/02/2014 tarih ve 2013/23-2014/19 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kurulduğu 2000 yılından beri unvan ile tescilsiz marka bakımından “PPM Mühendislik” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, bu ibareyi şekil ile birlikte maruf kıldığını, davalının 2011/48173 sayılı “PPM Mühendislik + şekil” marka tescilinin kötü niyetli olduğunu, iltibas ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, “PPM” ibaresinin mühendislikte geçerli bir ölçüm birimi kısaltması olduğunu (P. P. M.),müvekkilinin usulünce marka tescilinde bulunarak öncelik hakkı kazandığını, davacının markaya ayırtedicilik kazandırmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının esas olarak “PPM” ibaresi üzerinde öncelik ve itibar elde ettiğinin sabit olduğu, ticaret unvanından gelen tarihsel önceliği de kanıtladığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delilerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, 556 sayılı sayılı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddeleri uyarınca öncelik ve ticaret ünvanına dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 8/3’üncü maddesi “Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir. Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez. a) Markanın tescili için
yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise, b)Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa,”, 8/5’üncü maddesi “Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir” hükmünü haizdir. Uyuşmazlığın bu hükümler kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda, mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda davacı tarafın sunduğu faturalardan davacının, HES projeleri, çevre ile ilgili izin dosyaları, atık analizi, inşaat hizmetleri, tesisler kurma, ÇED raporları hazırlama, çevre ile ilgili ölçüm hizmetleri, proje tanıtım hizmetleri, mühendislik hizmetleri, dosya hazırlama hizmetleri, emisyon ölçüm, modelleme çalışmaları, sorumlu müdürlük, ekolojik sosyolojik etki raporu hazırlama, emtia satışı vb. hizmetleri fiilen ifa ettiği, davacının “PPM” ibareli tescilsiz markasını bu hizmetlerde karma olarak kullandığı, davalının iltibasa neden olan hükümsüzlük davasına konu markasının tescilli olduğu 35, 37 ve 42. sınıf hizmetlerin ise davacının tescilsiz markasını kullanıldığı fiili iştigal alanıyla kısmen örtüştüğü belirtilmiştir. Mahkemece, bu belirlemeye rağmen, ek rapor veya yeni bir bilirkişi raporu alınmaksızın gerekçesi de açıklanmadan davalıya ait markanın tescilli olduğu tüm sınıflarda hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.