Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2173 E. 2015/8433 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2173
KARAR NO : 2015/8433
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2014
NUMARASI : 2014/571-2014/484

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/11/2014 tarih ve 2014/571-2014/848 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının, davalıya ait ya da davalının temin ettiği 5 kap, 2942 Kg., “T. F. C., O. F.” emtiasının kara yolu ile Kazakistan’ın Aktau kentine 3.100 USD navlun bedeli karşılığından taşınması konusunda anlaştıklarını ve müvekkili tarafından taşıma gerçekleştirilerek emtianın süresinde alıcısına ulaştırıldığını ve navlun faturası kesildiğini, davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen navlun alacağının ödenmemesi nedeniyle aleyhine icra takibi başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %40’tan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının taşımada dava dışı B. T. şirketini taşeron olarak kullandığını, bu firmayla aralarında oluşan ihtilaf nedeniyle firmanın taşıma işlemini durdurduğunu ve malın tesliminin 60 günü aşarak kabul edilemez bir seviyeye ulaştığını, davacı tarafça çözüm bulunmaması nedeniyle müvekkilinin dava dışı B.T. ile temasa geçerek 1.000 USD ödediğini ve nakliyenin tamamlanmasını sağladığını ayrıca, işi müvekkiline veren ABD kökenli C. şirketinin de gecikmeden dolayı 2.094,50 USD’lik ek fatura çıkararak müvekkilinden tahsil ettiğini, bu nedenle müvekkilinin dava konusu taşıma nedeniyle hem prestij kaybına hem de 3.094,50 USD maddi zarara uğradığını, davacının kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddini ve davacının %40’dan aşağı olamak üzere tazminata mahkum edilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalıya ait emtianın İstanbul’dan Kazakistan’a karayolu ile taşınması işini üstlendiği, davalı tarafça malın tesliminin 60 günü aştığını, bu nedenle davacı şirketin taşeronu dava dışı B. Transport firması ile temasa geçip, 1.000,00 USD ödeyerek nakliyenin tamamlandığını beyan etmişse de, buna ilişkin ibraz edilen faturada, konusunun “T.-K. nakliyesi bekleme bedeli” olarak belirtildiği, taşıma bedeli olmadığı fatura içeriğinden anlaşılan işbu faturadan dolayı davacının davalıya bir ödeme sorumluluğu bulunmadığından davalının yargılama süresince ileri sürmeyip, 17.10.2014 tarihli dilekçesi ve son celsede bu yöne ilişkin ileri sürülen sözlü takas – mahsup talebinin yerinde görülmediği, davalı tarafça yine, dava konusu taşıma işini veren dava dışı ABD kökenli C. şirketine gecikmeden dolayı 2.094,50 USD ek fatura ödediğini iddia etmiş ise de, CMR’nin 30/3 maddesi uyarınca davalı tarafından davacıya bu konuda keşide edilmiş bir ihtarname bulunmadığı ve takas edilecek alacakların aynı tür ve nitelikte olması gerektiğinden davalı tarafın son celsedeki takas savunma ve taleplerinin bu tutar yönünden de kabul edilmediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptali ve takibin devamına, asıl alacak üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taşımadan kaynaklı navlun alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı tarafça cevap dilekçesinden itibaren, davacının üstlendiği taşımanın geç yapılması nedeniyle 3.094,50 USD zarara uğranıldığının savunulduğu, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde de aynı savunma ve itirazların ileri sürüldüğü yine, sözlü celsede de gecikme dolayısıyla zarara uğranıldığı ve takas def’inin herhangi bir şekle tabi olmadığı yönünde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Takas beyanı şekle bağlı değildir. Mahkeme dışında yapılacak bir beyanla olabileceği gibi, dava içinde def’i veya karşılık dava olarak da kullanılabilir. Takas için karşılık dava açılması dahi zorunlu olmayıp, sadece takas savunmasında bulunulması yeterlidir. Bu itibarla, somut olayda cevap dilekçesinde miktarı da belirtilmek suretiyle takas def’inde bulunulduğu nazara alınmaksızın, yazılı gerekçeyle takas def’inin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Ayrıca, davacı vekili, CMR Konvansiyonu’nun 30/3 maddesi uyarınca teslimden itibaren 21 gün içerisinde yazılı olarak bildirim yapılmadığı takdirde gecikmeden dolayı kendilerine bir sorumluluk yüklenilemeyeceği, bu nedenle davalının gecikmeden kaynaklanan zararının taşıma ücretinden mahsup edilemeyeceği iddiasında bulunmuştur. Nitekim anılan Konvansiyon’un 30/3’üncü maddesinde “Y.’ün alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki 21 gün içinde durum yazılı olarak taşımacıya bildirilmemiş ise, teslimdeki gecikmeler için tazminatın ödenmeyeceğini” düzenlemiştir. Her ne kadar mahkemece, davalı tarafından davacıya keşide edilmiş bir ihtarname bulunmadığı gerekçesiyle davalı tarafça ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediği kabul edilmiş ise de, bu konuda davalı tarafından dosyaya ibraz edilen e-mailler de değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.