Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2156 E. 2015/7881 K. 08.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2156
KARAR NO : 2015/7881
KARAR TARİHİ : 08.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2014
NUMARASI : 2014/633-2014/237

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/10/2014 tarih ve 2014/633-2014/237 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 08.10.2007-01.08.2010 tarihleri arasında müvekkil şirkette satış sorumlusu olarak çalıştığını, 21.07.2010 tarihinde kendi isteğiyle istifa etmesi nedeniyle 01.08.2010 tarihinden itibaren fiilen şirketteki işinden ayrıldığını, davacı ile müvekkili arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 10. maddesinde rekabet yasağı ve cezai şarta ilişkin düzenlemenin bulunduğunu, söz konusu düzenleme uyarınca sözleşmenin işveren tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi hariç olmak üzere sona erme tarihinden itibaren iki yıllık süre boyunca İç Anadolu, Marmara, ve Ege Bölgesi dahilinde işveren şirketin iştigal konusu olan tıbbı sarf malzemeleri, cihazlar, mal ve hizmetler alanında faaliyet gösteren rakip firmalarda işçiye çalışma yasağı getirildiğini, 12. maddesinde ise bu düzenlemeye aykırı davranılması halinde 10.000,00 USD cezai şartın ödenmesinin öngörüldüğünü, davalının buna rağmen iş akdinin feshi sonrasında müvekkil şirketle aynı alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başladığını, bu durum nedeniyle davalıya ihtar gönderilmesine rağmen davalının cezai şart alacağını ödemeye yanaşmadığını ileri sürerek 10.000,00 USD tutarındaki cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 2012 Temmuz ayından itibaren İstanbul’da Johnson & Johnson Med. San. ve Tic. Ltd. Şti’de enerji cihazları grubunda ürün uzmanı olarak çalışmaya başladığını, yeni iş yerindeki pozisyonunun farklı olduğunu, sözleşmenin rekabet yasağına dair hükmünün yer bakımından sınırlamasının çok geniş bir alanı kapsadığını, bu durumun çalışma özgürlüğünü zedeler nitelikte olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davalının rekabet yasağı hükümlerine aykırı bir şekilde dava dışı şirkette çalışmaya başladığı, bu nedenle sözleşmede öngörülen cezai şart koşulların somut olayda gerçekleştiği, her ne kadar sözleşmede 10.000,00 USD cezai şart öngörülmüş ise de davalının sosyal ve ekonomik durumu çalıştığı şirketten aldığı maaş ve daha önce çalıştığı davacı şirketten aldığı maaş ile hakkaniyet ilkesi nazara alınarak cezai şart tutarından taktiren yarı oranında indirim yapılmasının uygun olduğu gerekçesiyle 8.984,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, hizmet sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı cezai şart istemine ilişkindir.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan 14.05.2009 tarihli hizmet sözleşmenin 10. maddesinde sözleşmenin işveren tarafından herhangi bir nedenle feshedilmesi hali hariç olmak üzere sona ermesinden itibaren çalışanın iki yıllık bir süre boyunca İç Anadolu Bölgesi, Marmara Bölgesi ve Ege Bölgesinde işveren şirketin iştigal konusu olan tıbbi sarf malzemeleri, cihazları, mal ve hizmetleri alanında faaliyet gösteren herhangi bir firmanın işiyle kısmen veya tamamen rekabet halinde olan veya rekabet etme ihtimali bulunan iş veya faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı olarak kendi hesabına veya herhangi bir kimse, firma veya şirketle bağlantılı olarak veya bunların hesabına veya bunların yöneticisi, müdürü, acentesi, müsdahdemi, danışmanı veya müşaviri olarak herhangi bir iş veya faaliyetle iştigal etmeyeceğinin, 12. maddesinde ise sözleşmenin 10. maddesinin ihlali halinde işverine verilen tüm zarar ziyan haricinde 10.000,00 ABD dolarının cezai şart olarak ödeneceğinin düzenlendiği, davalı tarafından 01.08.2010 tarihinde iş aktinin istifa yoluyla sonlandırıldığı, davalının iki yıllık süre dahilinde davacı şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren rakip firmada Temmuz 2012 tarihinden itiberen çalışmaya başladığı hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Çalışma ve Sözleşme Hürriyet başlığı altında düzenlenen 48 ve devamı maddelerinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu anayasal teminat altına alınmıştır. 818 sayılı BK.’nun 19. maddesinde bir akdin mevzunun, kanunun gösterdiği sınır dairesinde serbestçe tayin olunabilir denilmekle birlikte 20. maddesinde de akdin mevzunun gayrimümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) aykırı olması halinde o akdin batıl olacağı belirtilmiştir.
Sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde sözleşmenin konusunu ve cezai şartın miktarını belirlemede özgür iseler de, bu özgürlüğün sınırsız ve sonsuz olduğu söylenemez. 818 sayılı BK’nun 19, 20, 161 maddelerinde bu özgürlüğün sınırları çizmiştir. Sözleşmede öngörülen cezai şartın borçlunun iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır ve yüksek ise, adap ve ahlaka aykırı sayılarak tamamen veya kısmen iptal edilmesi gerekir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülecek olursa, davalının imzaladığı hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan coğrafi alan sınırlaması, işçinin iktisaden mahvına sebep olacak düzeyde geniş bir alanı kapsadığından yukarıda açıklanan çalışma özgürlüğüne, akit serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olup bu nedenle cezai şarta ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerekmektedir. Mahkemece, bu durum gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı veklinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 08/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.