Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2100 E. 2015/8550 K. 19.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2100
KARAR NO : 2015/8550
KARAR TARİHİ : 19.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2014
NUMARASI : 2010/672-2014/414

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19/11/2014 tarih ve 2010/672-2014/414 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı Bankanın E.Şubesi’nde 27.02.2001 tarihinde 3 ay vadeli ve %13 faiz oranı ile açtırdığı mevduat hesabına 120.000 USD yatırdığını, vade sonunda 01.06.2001 tarihinde davalı tarafından hesaptaki paranın davacıya ödenmemesi üzerine müvekkilince açılan davanın kabul edilerek, kararın kesinleştiğini, 3 aylık mevduat faizi olan 3.900 USD’nı alamayan davacının ayrıca parasını zamanında almış olsa idi yapacak olduğu yatırımları yapamaması, kur farkı veya hazine bonosu alamaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, BK’nun 105.maddesi gereğince şimdilik 143.347 YTL munzam zararın avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, talep sonucunu 406.708,75 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, davacının tüm alacağını faiz ve fer’ileriyle birlikte tahsil ettiğini, munzam zararın somut olarak ispatlanması gerektiğini, davacının bir zararı olmayıp davalı Bankanın kusuru bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davalı Banka nezdinde davacı adına açılan hesaptaki paranın davacı veya vekiline ödenmediği, bu suretle davalı Bankanın sorumlu olduğu kanaati ile 120.000 USD’nin davalıdan tahsiline dair verilen kararın kesinleştiği, kusurlu olduğu mahkeme kararı ile belirlenen davalı Bankanın davacının uğradığı munzam zarardan sorumlu, bozma ilamına uygun tanzim edilen raporda davacının munzam zarar tutarın 406.708,75 TL olarak hesaplandığı, davacı vekili davasını belirlenen tutar üzerinden ıslah etmiş ise de bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığı gibi daha evvel verilen 61.724,73 TL tutarındaki hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmemek suretiyle davalı yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu, TBK 51 gereği %20 oranında bir indirimin hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, belirlenen 61.724,73 TL zarardan TBK 51 gereği %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 49.380 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, munzam zarar istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde, 143.347,00 TL talep etmiş olup, mahkemece ilk kararda 61.724,43 TL hüküm altına alınmasına rağmen bu karar sadece davalı tarafından temyiz edilmiştir. Mahkeme kararı, Dairemizce hesap yöntemi ve 818 sayılı BK’nın 43. maddesinin uygulanmaması nedeniyle davalı yararına bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu ile munzam zarar 406.708,75 TL olarak belirlenmiş, mahkemece 818 sayılı yasanın 43. maddesi gereği de munzam zarardan %20 oranında indirim yapılmasına karar verilmiştir. Davalı yararına yapılan bozma sonucunda bulunan munzam zarar miktarı, BK 43. maddesine göre yapılan değerlendirmeye rağmen davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturan miktar olan 61.724,43 TL’nin çok üzerinde bulunmaktadır. Bu durumda, mahkemece ilk kararda hükmedilen 61.724,43 TL’nin hüküm altına alınması gerekirken bu miktardan da ayrıca indirim yapılması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin BK 43. maddesi gereği yapılan indirim ile ilgili vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 19/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.