Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2075 E. 2015/8424 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2075
KARAR NO : 2015/8424
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ : ERZURUM 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 09/12/2014
NUMARASI : 2013/664-2014/798

Taraflar arasında görülen davada Erzurum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 09/12/2014 tarih ve 2013/664-2014/798 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile DSİ 8. Bölge Müdürlüğü arasında akdedilen sözleşme gereğince müvekkilinin T. Çayı T. Koruma İnşaatı işini üstlendiğini, akdedilen bu sözleşmede inşaatın başlangıcından kabulüne dek vuku bulacak su baskını dahil çeşitli hasarlar için all risk poliçesi yaptırma zorunluluğu bulunduğundan davalı sigorta şirketine “İnşaat A. R. Sigortası” yaptırıldığını, aşırı yağış nedeniyle rizikonun gerçekleştiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini 101.411, 84 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, poliçe ekinde sel ve su baskınlarının teminat dışında olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile DSİ 8. Bölge Müdürlüğü arasında 26.09.2008 tarihinde E.T. İ. Merkezi T.Çayı T. koruma inşaatı işi için sözleşme akdedildiği, akdedilen bu sözleşmede inşaatın başlangıcından kabulüne dek vuku bulacak su baskını dahil çeşitli hasarlar için all risk poliçesi yaptırma zorunluluğu olduğu, davacının da bu zorunluluk doğrultusunda 19.09.2009 tarihinde A.. Ş..’nin E. yetkili acentesi ile İnşaat A.R. Sigortası yaptığı, poliçenin su baskını rizikosunu da kapsadığı, 27.07.2010 tarihinde aşırı yağış nedeniyle rizikonun vuku bulduğu, meydana gelen sel baskını neticesinde davacı tarafından inşa edilen taşkın koruma inşaatındaki 20 adet blokun zarar gördüğü, zarar gören imalatların bedelinin 116.180,66 TL olduğu, davalı tarafından bu bedelden muafiyet bedeli düşüldükten sonra bakiye miktarın davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 101.411,84 TL’nin 02.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, inşaat all risk sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sırasında dosyanın meteoroloji ve inşaat mühendisi bilirkişilerden oluşacak heyete tevdii edilerek rapor aldırılmasına karar verilmiş, sonrasında ise ara karara aykırı olarak, herhangi bir gerekçe de bildirilmeksizin sadece inşaatçı bilirkişiden alınan rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Oysa, davalı tarafça meydana gelen hasarın teminat kapsamında bulunmadığı savunulduğuna ve bozma öncesi alınan raporda da hasarın teminat kapsamında olup olmadığının tespiti yönünden inşaat ve meteoroloji uzmanından teşekkül edecek bilirkişi heyetinden rapor aldırılması gerektiği yönünde kanaat belirtildiğine göre, meteoroloji, inşaat mühendisi ve sigorta uzmanı bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetinden hasarın teminat kapsamında olup olmadığı hususunda rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, ara karara da aykırı olarak, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de, davacı tarafça dava dilekçesi ile 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsili talep ve dava edilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında 12.05.2014 havale tarihli dilekçe ile talebin 101.411,84 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili şeklinde ıslah edildiği anlaşılmıştır. Oysa, 04.02.1948 tarih, 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da açıklandığı üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, davacı vekili tarafından bozma sonrası yargılama aşamasında ıslah edilen ve davalı tarafça da muvafakat edilmeyen ıslaha konu miktar ile faiz isteminin reddi gerekirken anılan içtihadı birleştirme kararına aykırı olarak ıslah ile artırılan miktar ve ıslaha konu faiz isteminin de hüküm altına alınması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.