Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/2055 E. 2015/7541 K. 02.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2055
KARAR NO : 2015/7541
KARAR TARİHİ : 02.06.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/11/2014
NUMARASI : 2013/247-2014/335

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/11/2014 tarih ve 2013/247-2014/335 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 16.08.2000 tarihinde kurulduğunu ve ”www.h..com” alan adını taşıyan web sayfasının sahibi olduğunu, birçok önemli projede yer aldığını, yabancı firmaların ürünlerinin tek satıcısı olduğunu, ”H.’ ibareli markayı uzun yıllardır kullandığını, davalı H. Y. S. Ltd. Şti. yetkilisi dava dışı H. S.nın müvekkilinin eski ortağı olduğunu, 2000-2009 yılları arasında ortaklığının devam ettiğini, sonra hissesini devrederek ayrıldığını, kendisine unvanın kullanımı karşılığı yüksek miktarda menfaat temin edildiğini, davalı şirketin müvekkiline karşı ticaret unvanının terkini, marka ve ticaret unvanına tecavüzün önlenmesi istemli Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/40 Esas sayılı dosyasından açmış olduğu davanın reddedildiğini, anılan kişinin hisse devrinin iptali için Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/93 Esas sayılı dosyasında açmış olduğu davada alınan raporda istemin haksız olduğunun belirlendiğini ve davanın reddedildiğini, müvekkilinin 11.01.2011 tarihinde ”H.+Şekil” ibareli, 2011/1945 no’lu marka tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı H. Y. S. Ltd. Şti’nin 2010/77110, 1986/95284 sayılı markaları ile ticaret unvanı tescillerine dayanarak, diğer davalı H. Mimarlık Ltd. Şti’nin de ticaret unvanı ve önceye dayalı kullanımdan doğan haklarına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduğunu, TPE YDİK tarafından her iki davalının itirazı kabul edilerek müvekkili başvurusunun reddedildiğini oysa, müvekkilinin uzun yıllardan beri ”H.” tanıtım işaretini kullanarak faaliyette bulunduğunu, itirazların kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, TPE YİDK’in 2013/M-4410 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, YDİK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekilleri, ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava konusu marka başvurusunun asıl ve ayırt edici unsurunun ”H.” ibaresinden oluştuğu, davalı H. Mimarlık Ltd. Şti.’nin ticaret unvanının ayırıcı unsurunun da ”H.” ibaresi olduğu, davacı başvurusunun kapsamında bulunan ”bilimsel ve sınai inceleme, araştırma hizmetleri; mühendislik hizmetleri”nin davalı şirketin iştigal mevzu içerisindeki alanlarla aynı tür olduğu, öte yandan davalı şirketin ”H.” ibaresini mühendislik hizmetleri ile ilgili olarak tescilsiz marka olarak da kullandığı, başvurunun tescilinin davalının önceye dayalı kullanımdan doğan haklarına zarar vereceği zira, iltibas doğması kaçınılmaz olduğundan işbu davalının itirazının kabulü ve başvurunun bu yönden reddinin 556 sayılı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddesi hükümlerine uygun olduğu, diğer davalı şirket itirazı yönünden ise, davacı başvurusunda ”H.” ibaresi asıl ve ayırt edici unsur olup, ilk “S” harfinin tıpkı davalı markasında olduğu gibi ters yazıldığı ve markada bulunan ”H.” sözcüğünün hemen arkasına birbirini takip eden üç yapraktan oluşan ateş alevini tasvir eden şekil konulduğu, anılan şeklin davacının markasında boyut olarak küçük olmakla birlikte aynen yer aldığı, markanın biçimlendirilmesi, düzenlenmesi ve renklendirilmesinin tıpkı davalının markası gibi olduğu, davalı şirketin özellikle yangın söndürme cihazları ile ilgili olarak gerek ”H.” asıl ve ayırt edici unsurundan oluşan ticaret unvanını, gerekse markalarını uzun yıllardan beri yoğun ve yaygın bir şekilde kullandığı, ticari faaliyetlerinde unvan ve markasına belli bir tanınmışlık kazandırdığı, davalı şirketin, davacının ”H.” ibaresini ticaret unvanının ayırıcı unsuru olarak tescil ettirmesine, kullanmasına ve anılan işaretin tescilsiz marka olarak kullanımına izin vermiş olmasının dahi, ayrıca marka tesciline izin vermiş olduğu sonucunu doğurmadığı, bu nedenle taraflar arasında daha önce görülen davaların davacı lehine sonuçlanması ve kararların kesinleşmesinin işbu davaya etkisinin bulunmadığı, davacının iştigal mevzu ve markalarının kapsamı ile davalı markasının “her türlü inşaat planı, inşaat yapılması, alınıp satılması, emlak alım satımı, komisyonculuğu, her tip ve boyda taşınabilir veya arabalı yangın söndürme cihazları, gaz sıvı ve toz halinde yangın söndürme kimyasalları, yangın söndürme köpükleri, itfaiye tipi ve endüstriyel tipte hortumlar, rekorlar, valfler, basınç göstergeleri, spiringler, yangın dolapları, yangın alarm ve söndürme sistemleri” hizmetlerini içerdiğinden davalının markasının biçim olarak düzenleme şeklinin tamamen davacı markasıyla aynı olduğu, davalının ilgili sektörde elde etmiş olduğu bilinirlik ve taraflar arasındaki sonradan sorunlu hale gelen ticari ilişkinin boyutu nazara alındığında, ortalama tüketicilerin davacı markası ve kapsamındaki hizmetlerin davalı tarafından sunulduğu veya sunulmaya başlandığı, davalının yeni alanlarda ticari faaliyete yöneldiği yönünde ciddi bir bağlantılandırma kuracağının açık olduğu, bu itibarla davalının 2010/77110 sayılı markasının düzenleme biçimi olarak bir grafik eser olup, davacı başvurusuna konu olan işaretin bu grafik eser ile aynı olduğu, eser vasfındaki bir ürünün mücerret başka bir ortama aktarılmasının onun çoğaltılması niteliğinde olup, bu hakkın davalıya ait olduğu, öte yandan eylemin davalının sahip olduğu tanıtım işaretlerine tecavüz bakımından iktisadi rekabetin iyiniyetli olmayan davranışlarla kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğu, davacının, başvuru konusu işareti tıpkı davalı markasındaki gibi düzenlemesinin teknik zorunluluğun gereği olmadığından davranışın iyiniyetli olmadığı, bu nedenle bir an için iltibas doğmadığı kabul edilse dahi başvurunun tescilinin olanaksız olduğu, davalının 2000 yılından günümüze veya uyuşmazlık çıkana kadar davacının unvansal ve tescilsiz markasal kullanımlarına rıza göstermesi, kendi markasının biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle orjinal tüm unsurlarıyla davacı tarafından marka olarak tesciline izin verilmesi sonucunu doğurmayacağı, anılan kullanımlar iyiniyetli olsa bile, bu iyiniyetin yargılama konusu marka tescil başvurusunun da otomatik olarak iyiniyetli sayılmasını gerektirmeyeceğinden başvurunun anılan davalı yönünden de reddi kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 02/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.