Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/1907 E. 2016/134 K. 12.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1907
KARAR NO : 2016/134
KARAR TARİHİ : 12.01.2016

MAHKEMESİ :..
TARİHİ : 14/10/2014
NUMARASI : 2013/231-2014/253
DAVACI : R
VEKİLİ : Av. Ö.. C..
DAVALI : M.. Ö..
VEKİLİ : Av. F.. A..

Taraflar arasında görülen davada…11. A Mahkemesi’nce verilen 14.10.2014 tarih ve 2013/231-2014/253 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 12.01.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 19.07.2011 tarihinde 5 yıl süreli bir franchise sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davalı franchise alanın bir takım yükümlülükler altına girdiğini, sözleşmenin imzalanmasından davalının, “R.. ..Ö….” unvanı altında faaliyet göstermeye başladığını, daha sonra sözleşmenin yürürlükte olduğu dönemde davalının, “R…” tabelasını indirerek müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren Re/Max adlı şirketle anlaştığının öğrenildiğini, bu durum sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğinden müvekkilince, bu durumun en geç 30 gün içinde düzeltmesi, aksi halde sözleşmenin feshedileceği ve zararların talep edileceği ihtarını içerir ihtarnameyi davalıya gönderdiğini, davalının bu ihtarnameye herhangi bir yanıt vermediği gibi sözleşmeye aykırı durumu da gidermediğini, müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan yetkisine dayanarak franchise sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek, davalının franchise sözleşmesinin feshine sebebiyet verdiğinin tespitine, davalının muaccel hale gelen borcu 7.745,70 TL’nin, franchise lisans ücreti bakiyesi 25.630,00 TL’nin ve mahrum kalınan kar olarak şimdilik 22.491,76 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin sözleşmeye aykırı bir davranışının bulunmadığını, söz konusu franchise sözleşmesinin tarafların anlaşması ile sonlandırıldığını, müvekkilinin davacıya yalnızca 7.454,70 TL borcunun olduğunu, bunun dışındaki taleplerin reddinin gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava tarihi itibariyle davacının, davalıdan 5.708,37 TL cari hesap alacağının bulunduğunun tespit edildiği ancak davalının 7.454,70 TL’den sorumlu olduğunu kabul ettiği, franchise bedeli karşılığında davacıya verilen bonoların 21.230 TL’lik kısmı ödenmemekle birlikte tarafların bu bonoların iadesini kararlaştırdıkları, dolayısıyla bu kapsamda davacının talep edebileceği bir bedelin bulunmadığı, taraflar arasındaki franchise sözleşmesi, yine tarafların yaptığı ikale sözleşmesi ile ortadan kalktığından franchise sözleşmesine dayalı olarak kar mahrumiyetinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 7.454,70 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davalının, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin feshine neden olduğunun tespiti ile bu sözleşmeye dayalı alacakların tahsili istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 313. vd. maddelerinde davaya son veren taraf işlemlerinden olan “sulh” işlemi düzenlenmiştir. Buna göre sulh, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla mahkeme huzurunda yaptıkları sözleşmedir. Sulhun, hükmün kesinleşmesine kadar yapılması mümkün olup şarta bağlı olarak da yapılmasına bir engel bulunmamaktadır. Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirip kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurduğu gibi taraflar isterse mahkemece, sulhe göre karar verilmeli, aksi halde ise karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmalıdır. Ayrıca her ne kadar yasada, mahkeme önünde sulh düzenlenmiş ise de mahkeme dışında sulh sözleşmesi yapılması da mümkündür.
Somut olayda davacı vekilince temyiz dilekçesinde, taraflar arasında sulh sözleşmesi düzenlendiği belirtilerek 23.07.2014 tarihli sulh sözleşmesi dosyaya sunulmuştur. Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde dosyaya sunulan sulh sözleşmesinin incelenip değerlendirilmesi gerektiğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.