Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/1898 E. 2015/7377 K. 01.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1898
KARAR NO : 2015/7377
KARAR TARİHİ : 01.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2014
NUMARASI : 2014/359-2014/485

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 06/11/2014 tarih ve 2014/359-2014/485 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 1993 yılından beri medikal sektörde iştigal ettiğini, davalı şirketin kurucusu ve ortağı olan Y. Ş.’ün 2006-2012 yılları arasında müvekkilinde muhasebe görevlisi, muhasebe müdürü, mali müşavir olarak çalıştığını, 2012 yılı Ağustos ayında kendi bürosunu açmak için şirketten ayrıldığını, ancak bir süre sonra Y. Ş.’ün müvekkili ile aynı işi yapan davalı şirketin başına geçtiğinin öğrenildiğini, bu kişinin müvekkilinden gizlice edindiği bilgiler doğrultusunda davalının üretim yaptığını, davalının müvekkili ürünlerinin model ve beden ölçülerini, etiketlerini, ihale şartnamelerini, üretim kodlarını ve kılavuzlarını aynen kullandığını, müvekkilinin Eylül 2012’de patent başvurusunu yaptığı için henüz kataloguna ve internet sitesine dâhil etmediği “p. t.” isimli ürüne bile davalının internet sitesinde yer verildiğini, tüketicilerin yanlış bilgilerle yanıltıldığını, davalı şirket kurucusunun müvekkiline ait iş, faaliyet, üretim vs. yönünden önem taşıyan, teklif, hesap ve planlara kolayca ulaştığını, bunlardan izinsizce yararlandığını, davalı şirketin bir kısım kuruluşların logolarını kopyalayıp yapıştırmak suretiyle sertifikalar elde ettiğini, tüm bu eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek haksız rekabetin tespiti ile men’ini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, medikal ürünlerin satış ve pazarlamasında davacının tekel hakkının bulunmadığını, müvekkili şirket ortağı Y. Şe.’ün kendi adına vergi levhasıyla mali müşavirlik yaptığını, kanunda şirketten ayrılan bir kişinin başka bir şirkete ortak olamayacağına dair bir hükme yer verilmediğini, haksız rekabete ilişkin bir sözleşmenin imzalanmadığını, ürünlerin uluslararası normlara ve TSE standartlarına göre üretildiğini, serbest piyasa koşullarında her firmanın fiyat politikasını belirleyebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket ortağı Yakup Şentürk’ün uzmanlık alanının muhasebe olmakla beraber henüz davacı şirket çalışanı iken davacı ile aynı alanda faaliyet göstermek üzere davalı şirketi kurduğu, davalı şirketin ticari faaliyetlerinde davacının ticari sırrı kapsamındaki bilgi ve belgelerden yararlandığı, diğer iddiaların ispatlanamadığı ya da koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin ticari faaliyetlerinde davacı şirketin ticari sırrı kapsamındaki bilgi ve belgelerden yararlanıp TTK’nın 55/1/c/1,2 ve 3 ve 1/d maddeleri hükümleri uyarınca haksız rekabet ettiğinin tespitine, haksız rekabetinin önlenmesine, sair iddiaların reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, haksız rekabetin tespiti ile men’i istemine ilişkindir. Mahkemece, hüküm fıkrasının 2’nci paragrafında “davalı şirketin ticari faaliyetlerinde davacı şirketin ticari sırrı kapsamındaki bilgi ve belgelerden yararlandığı” denilmek suretiyle haksız rekabetin varlığı kabul edilmiş ve bu şekilde oluşan haksız rekabetinin önlenmesine dair hüküm tesis edilmişse de, davalı şirketin yararlandığı, davacıya ait bilgi ve belgelerin, davacı ticari sırlarının neler olduğu, hangi üretim teknikleri ile satış stratejilerinin davalıda kullanıldığı hususunda gerek karar gerekçesinde, gerekse de hüküm fıkrasında bir açıklama yapılmaması suretiyle infazda tereddüde mahal verecek ve davalı şirketin tüm ticari faaliyetine engel olabilecek şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Ayrıca yine mahkemece, 6102 sayılı TTK’nın 55/1/c/1, 2, 3 ve 1/d maddelerinin davalı şirket tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de bu maddelerden gösterilen şartların ne surette gerçekleştirildiğinin irdelenmemesi, hangi eylemlerin anılan maddedeki ihlallere sebebiyet verdiğinin belirtilmemesi, davacı şirketin muhasebe görevlisi olan Y. Ş. ile davacı arasında 818 sayılı BK’nın 348. (6098 sayılı TBK’nın 444.) maddesi kapsamında bir rekabet yasağı sözleşmesinin bulunmamasının bu davaya etkisi hususunda bir değerlendirme yapılmaması da doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 01/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.