Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/1742 E. 2015/8028 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1742
KARAR NO : 2015/8028
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2014
NUMARASI : 2014/423-2014/398

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/11/2014 tarih ve 2014/423-2014/398 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesine istinaden davalının P. Yapı Malz. İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.’deki %49 hissesini davacıya ya da davacının belirleyeceği 3.bir kişiye devretmeyi kabul ettiğini, işbu hisse devir protokolünün 5. maddesinde şirketin hisse devrinden önce, taşeronluk faaliyetlerini yürütmekte olduğu “E.Yaşam Konakları Projesi” ne ilişkin olarak ortaya çıkabilecek kesinti v.s. yükümlülüklerin de iş bitiminde ortaklar arasında paylaşılacağının hükme bağlandığını, işveren D.Yapı İnşaat Mühendislik Dış Ticaret ve Bilg. Ltd. Şti.’den olan alacaklardan işin gecikmesi nedeniyle toplam 87.989,53 TL kesinti yapıldığını, davalının sorumlu olduğu 43.994,77 TL’nin ödenmesi için ihtarname gönderilmişse de davalının ödeme yapmadığını ileri sürerek; 43.994,77 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hisse devriyle birlikte davalının eskiye dönük hiçbir borcunun kalmadığını, D.Yapı… Ltd. Şti.nin kayıtlarında sözkonusu ödemelerin yer almadığını, alacak vaki olsa bile, protokole göre çıkacak rakamın ortaklara hisseleri oranında paylaşılıp ödeneceğini, davalının hissesinin %49 olduğundan hesaplamanın da bu orana göre yapılması gerektiğini, davalıya temerrüt ihtarı keşide edilmediğinden davadan önce temerrüdün gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulüne, 43.994,77 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinin 5. maddesinde yer alan “Şirketin halihazırda yürütmekte olduğu D. Yapı-E. Yaşam Konakları projesi kapsamındaki iç-dış cephe imalatları bitirilememiş olduğundan söz konusu firma ile kesin hesap işlemleri tamamlanamamış ve iş karşılığı alınacak olan iki daireden birinin devri gerçekleştirilememiştir. Dolayısı ile diğer işlerden farklı olarak, söz konusu projeye ilişkin protokol tarihinden sonra ortaya çıkabilecek kesinti (hakediş-tutanak kesintisi, stopaj vb. yasal kesinti), ceza (söve cezası, iş gecikme cezası vb.), yükümlülükler iş bitiminde ayrıca belirlenecek olup; adıgeçen projeden kaynaklanabilecek her türlü borç/alacak rakamı Ortaklar’ca paylaşılacaktır.” hükmüne dayalı alacak istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Sözleşmeler ilke olarak yalnız tarafları etkiler, onların leh ve aleyhlerine hak ve borç doğururlar; bununla birlikte, taraflar üçüncü kişi lehine de sözleşme yapabilirler. (Bkz. Prof. Dr. Fikret Eren, 1998, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 6. baskı, sayfa 203.) İşte bir sözleşmede ifanın taraflarca üçüncü kişiye yapılmasının kararlaştırılmasına, üçüncü kişi yararına sözleşme denir. Üçüncü kişi yararına sözleşmeden doğan borç üçüncü kişiye ifa edilir, vadettiren borcun üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir. Kural olarak üçüncü kişi yararına sözleşmeleri, eksik üçüncü kişi yararına sözleşme ve tam üçüncü kişi yararına sözleşme olarak ikiye ayırmak mümkündür. Aralarındaki temel fark ise eksik üçüncü kişi yararına sözleşmelerde üçüncü kişinin, sözleşme ile borç altına giren taraftan talepte bulunamamasına karşın tam üçüncü kişi yararına sözleşmelerde bunun mümkün olmasıdır. Üçüncü kişiler yararına yapılan sözleşmelerin eksik ya da tam olup olmadığının tespitinde, sözleşmede bu yönde açık bir hüküm ya da anlatımın olması, bu yönde bir açıklık olmaması halinde ise sözleşme hükümlerinin amaçsal yorum ile değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davada, taraflar arasında düzenlenen protokolünün 5. maddesinde tarafların ortağı oldukları P. Yapı Malz. İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şirketi’nin hisse devrinden önce, taşeronluk faaliyetlerini yürütmekte olduğu “E.Yaşam Konakları Projesi”ne ilişkin olarak ortaya çıkabilecek kesinti v.s. yükümlülüklerin de iş bitiminde ortaklar arasında paylaşılacağının hükme bağlandığı, işveren D.Yapı İnşaat Mühendislik Dış Ticaret ve Bilg. Ltd. Şti.’nden olan alacaklardan işin gecikmesi nedeniyle toplam 87.989,53 TL kesinti yapıldığı, davalının sorumlu olduğu 43.994,77 TL’nin ödenmesi için ihtarname gönderilmişse de davalının ödeme yapmadığı ileri sürerek; iş bu alacağın tahsili istenmektedir. Sözleşmenin 5. maddesinde yer alan hüküm P. Yapı Malz. İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. yararına edim yükümlülüğü içermekte olup, üçüncü kişi yararına sözleşme hükümlerine tabidir. Az önce de açıkladığımız üzere, kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebileceği gibi, üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilir. (e.BK. m. 111, 6098 s. TBK. m. 129) Bu suretle, uyuşmazlığın üçüncü kişi yararına sözleşme hükümleri nazara alınarak değerlendirimesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.