Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/1650 E. 2015/8644 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1650
KARAR NO : 2015/8644
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2014
NUMARASI : 2014/589-2014/336

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 11/11/2014 tarih ve 2014/589-2014/336 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirkete nakliyat emtia sigortası ile sigortalı, emtianın 15/07/2010 tarihinde M/V . K. gemisine G.’dan yüklendiğini, 109 koli kargonun konteyner içerisine nakledildiğini, geminin 10/08/2010 tarihinde K. Limanına yanaştığını, 31/08/2010 tarihinde depoya gelen kargonun boşaltımı sırasında açılan kolilerin ıslak olduğunun fark edildiğini, hasarın gemi ile taşınması sırasında konteynerin su alması sonucunda meydana geldiğini, söz konusu hasarın 29/09/2010 tarihli ekspertiz raporu ile de tespit edildiğini, davalıların malların hasarlı olarak teslim edilmesinden dolayı kusurları olduğunu, müvekkilinin davalılar tarafından hasarlı olarak teslim edilen mallar nedeniyle sigortalısına 14/10/2010 tarihinde 4.088,19 TL ödediğini, tazmin edilen bu bedelin davalılardan rücuen tahsili gerektiğini ve talep olunduğunu, ödenen hasar bedelinin tahsili için İstanbul 9 İcra Müdürlüğü’nün 2011/16149 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalıların icra takibine itiraz ettiğini, davalı-borçluların haksız ve hukuka aykırı itirazlarının iptali gerektiğini belirterek davalıların itirazının iptaline, takibin devamına, kötü niyetli davalıların % 40’tan az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş. vekili, davanın 1 yıllık yasal süresi içerisinde açılmadığını, dava konusu taşımada forwarder veya taşıma işleri komisyonculuğu yapan müvekkili şirketin dava konusu taşıma bakımından sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin hukuken taşımayı taahhüt etmediğini, taşıma organizasyonu yaptığı için taşıyan sıfatına da sahıp olmadığını, taşıma sırasında meydana gelen zararlar bakımından fiili taşıyanın sorumluluğunun söz konusu olacağını, müvekkiline davacının sigortalısı tarafından süresi içerisinde ihbar bildirimi yapılmadığından TTK’nın 1185. maddesi (eski TTK’nın 1066.madde) gereğince taşıyan lehine sorumsuzluk karinesi gerçekleştiğini, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D.. A.. vekili; müvekkilinin dava konusu emtiaların zarara uğramasından bir sorumluluğunun olmadığını, nakliyat ekspertiz raporunda emtiaların ıslanmasına sebep olan suyun tatlı su olduğunun tespit edildiğini, dava konusu zararın yağmurdan kaynaklandığını, konteynerin yurtdışı edilmesinden dolayı konteynerin delik olup olmadığına ilişkin kontrol yapılamadığını, emtialarda meydana gelen zararın söz konusu emtiaların taşınması sırasında mı yoksa depoda beklediği süre içerisinde mi meydana geldiğinin tespitinin yapılamadığını, müvekkilinin meydana gelen zarardan sorumlu tutmanın hakkaniyete uygun düşmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş’nin davacı sigortalısına navlun faturası düzenlemiş olmakla taşıyan sıfatına sahip olduğu, bu davalının akdi taşıyan sıfatıyla diğer davalı D. Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik A.Ş’ye fiili taşıma işini yaptırdığı, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalı akdi taşıyan A. şirketinin sorumluluğunun TTK 1061 ve devamı maddesi hükümlerine, davalı fiili taşıyan D.. A.. şirketinin sorumluluğunun Borçlar Kanunun haksız fiil hükümlerine göre tartışılması gerektiği, buna göre; yükün gemiden 10/08/2010 tarihinde K. Limanına tahliye olunduğu, yük ilgilisi gönderilenin yükü gümrükten 31/08/2010 tarihinde çektiği, 31/08/2010 tarihinde yük gönderilen tarafından kara yolu ile deposuna taşındığı, aynı tarihte tutanakla koliler açıldığında ıslak olduğunun tespit edildiği, davalı akdi taşıyanın TTK 1061 ve devamı maddesi hükümlerine göre yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar yüke özen göstermekle yükümlü olduğu ve kural olarak hasarın sorumlu olmadığı bir sebepten doğduğunu ispatla yükümlü olduğu, hasar ihbarının süresinde yapılmadığı açık ise de, ıslanmanın tatlı su ile gerçekleştiği tespit edildiğine ve yük ilgilisi gönderilenin yükü gümrükten çektiği ve deposuna götürdüğü tarihte yağış olmadığına göre davalı akdi taşıyanın ıslanma sureti ile meydana gelen hasardan doğan zarardan sorumlu olduğu, bununla beraber davacının zararın deniz taşıması sırasında meydana geldiğini ve fiili taşıyanın haksız fiil oluşturan bir eylemi bulunduğunu ispatlayamaması karşısında davalı fiili taşıyan Damco şirketinin hasardan sorumlu olmadığı gerekçesi ile 1 nolu davalı hakkındaki davanın kabulüne, 2 nolu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili ve 1 nolu davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince, dava, nakliyat sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminatın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş’nin dava konusu taşımada akdi taşıyan olarak 6762 sayılı TTK’nın 1061 ve devamı maddesi hükümlerine göre yükü teslim aldığı andan teslim ettiği ana kadar yüke özen göstermekle yükümlü olduğu, hasar ihbarı süresinde değil ise de, davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş. lehine doğan TTK’nın 1066. maddesindeki sorumsuzluk karinesinin aksinin davacı tarafından ispatlandığı gerekçesi ile anılan davalı hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak; ihbar külfeti kenar başlığını taşıyan 6762 sayılı TTK’nın 1066/son maddesi, “Malların zıya veya hasarı ne ihbar edilmiş ve ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın malları konişmentoda yazılı olan halde teslim ettiği ve şayet mallarda bir zıya veya hasar sabit olursa, bu zararın taşıyanın mesul olmayacağı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki; bu karinelerin aksi ispat olunabilir” hükmünü haizdir. Somut olayda yargılama sırasında görüşüne başvurulan ve konusunda uzman bilirkişi heyetinin raporunda da belirttikleri gibi, taşıma sırasında kullanılan konteynırların hasarlı olup olmadığına ilişkin bir tespit bulunmadığı gibi, söz konusu konteynırlar üzerinde de bir inceleme yapılamamıştır. Bununla beraber, dava konusu yükün dava dışı sigortalıya limanda teslim tarihi 10/08/2010 tarihi olup, hasara ilişkin tutulan 31/08/2010 tarihli tutanak ise sigortalı alıcının deposunda tutulmuştur. Bu tutanakta davalı veya temsilcisinin imzası olmadığı gibi, yükün limandan dava dışı sigortalının deposuna kadar olan kara taşımasının da anılan davalı tarafından yapılmadığı da sabittir. Yine, davalıya yapılan hasar ihbarı da 08/10/2010 tarihli olup, süresinde yapılmadığı aşikardır. Hal böyle olunca TTK’nın 1066/3 maddesi uyarınca zararın taşıyanın mesul olmayacağı bir sebepten ileri geldiği sonucu doğmaktadır. Bu durumda davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş. lehine oluşan karinenin aksinin ispatı noktasında ortaya çıkan durum dosya kapsamı itibariyle değerlendirildiğinde, yükte meydana gelen ıslanmanın deniz suyu ile olmadığı tartışmasız olmakla beraber, hasarın taşımanın hangi aşamasında oluştuğu davacı tarafından açıkça ortaya konabilmiş değildir. TTK’nın 1066/son maddesi anlamında taşıyanın da hazır bulunduğu bir hasar tespiti olmadığı hususu sabit olduğuna göre, mahkemece, taşımanın kara ayağı esnasında meteoroloji raporlarına göre yağmur olmadığının tespitinin anılan karinenin aksini ispat hususunda yeterli olmayacağı nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının BOZULMASINA, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı A. Taşıma Hizmetleri A.Ş’ye iadesine, 23/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.