Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/1631 E. 2015/8400 K. 17.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1631
KARAR NO : 2015/8400
KARAR TARİHİ : 17.06.2015

MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2012/13-2014/9

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/01/2014 tarih ve 2012/13-2014/9 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2002/00832 sayılı “e. ş.” konulu tasarımın sahibi olduğunu, davalı şirketin 2010/06426 numaralı başvuru ile diğer davalı TPE’ne iki adet “e. b. ş.” tasarımı başvurusunda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın TPE YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı şirketin başvurusuna konu tasarımların davacının tasarımı karşısında, yeni ve ayırt edici olmadığını ileri sürerek TPE YİDK kararının iptalini, davalının tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, Kurum kararının yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, tasarımlarının davacının tasarımından farklı olduğunu, davacı tasarımını harcı alem olduğunu bu nedenle davacı tasarımının hükümsüzlüğü için dava açtıklarını bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 2010/06426-1 sayılı tasarımın davacının tasarımı karşısında yeni ve ayırt edici olmadığı, 2010/06426-2 sayılı tasarımın ise yeni ve ayırt edici olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile TPE YİDK kararının 2010/06426-1 sıra sayılı tasarım yönünden kısmen iptaline, 2010/06426-1 sıra sayılı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, davalının tescili için başvuruda bulunduğu tasarımlarının yeni ve ayırt edici olmadığı iddiasına dayalı TPE YİDK kararının iptali ve tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın halli özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK’nun 266 vd. maddeleri uyarınca bilirkişi görüşü alınması gerekir. Nitekim, mahkemece de bu husus kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılması cihetine gidilmiştir. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda davalının başvurusuna konu tasarımlarının yeni ve ayırt edici olmadığı, davalıların itirazı üzerine alınan ikinci bilirkişi raporunda dava konusu tasarımların yeni ve ayırt edici olduğu bildirilmiş, mahkemece ise iki rapora da itibar edilmeyerek davaya konu 2010/06426-2 sayılı tasarımın yeni ve ayırt edici olduğu, 2010626-1 sayılı tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 266 ve müteakip maddelerinde “bilirkişi” müessesesi düzenlenmiş olup, mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği düzenlendikten sonra, 282. maddesinde de, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde yukarıda da açıklandığı üzere, uyuşmazlığın çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerektiği kanaatiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra mahkemece yapılacak iş, özel ve teknik bilginin, 554 Sayılı KHK’nın 5.vd maddelerinde düzenlenen hükümler kapsamında, hukuki denetim ile sınırlıdır. Oysa, somut uyuşmazlıkta özel ve teknik bilgi gerektiren yenilik ve ayırt edicilik değerlendirmesi mahkemece bilirkişi yerine geçilmek suretiyle gerçekleştirildiğinden karar gerekçesindeki mahkeme görüşünün hukuki değerlendirme niteliğinde olduğunun kabulü mümkün olmayacağı gibi, görüşüne başvurulan bilirkişi raporlarından farklı olarak karar gerekçesinde mahkemece bizzat yapılan özel ve teknik değerlendirmeye karşı tarafların yargılama esnasında itiraz haklarını kullanma hakları da engellenmiş olacağından, tarafların savunma haklarına kısıtlama getirici bu düşünce ve yorum tarzı da kabul edilemez. Uyuşmazlığın çözümünde özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği gerekçesiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra mahkeme verilen raporu yetersiz, noksan veya müphem görürse HMK’nın 281. maddesi uyarınca bilirkişiden izahat ve açıklama için ek rapor isteyebileceği gibi, yeni bir rapor da alabilir. Bu açıklamalar itibariyle mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin, yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak giderilmesi suretiyle dava konusu tasarımların yeni ve ayırt edici olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin uzmanlık alanına giren hususlarda bizzat mahkemece teknik değerlendirme yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 17/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.