Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/15741 E. 2017/3027 K. 24.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15741
KARAR NO : 2017/3027
KARAR TARİHİ : 24.05.2017

Taraflar arasında görülen davada verilen 05/11/2015 tarih ve 2014/104-2015/958 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili otobüs almak için 200.000,00 TL kredi kullandığını, ödeme planına uygun şekilde 07/05/2012 tarihinden başlayarak 05/12/2012 tarihine kadarki tüm ödemelerini yerine getirdiğini, bu tarihten sonra müvekkilinin kredinin tamamını kapatmak istediğini bankaya bildirdiğini, kendisine kredinin tamamının kapatılması halinde erken kapama komisyonu olarak 17.012,29 TL alınacağının beyan edildiğini, müvekkilinin böyle bir ödeme yapamayacağını bildirilmesine rağmen, aracını satmak için rehni kaldırması gerektiğinden mecburen ödemeyi yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin imzalamış olduğu kredi sözleşmelerinde bu konuya ilişkin bir düzenleme bulunmadığını, erken kapama tutarının alınabileceğine dair bir düzenleme olsa bile miktarın belirlenmediğini oranın ileri sürerek davanın kabulüne, fazlaya ilişkin dava ve alacak hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, erken kapama maliyetine dair tutarın geri istenmesinin tamamı ile haksız ve hukuka aykırı olup mevcut yasal düzenlemeler ile Bankacılık usul ve teamüllerine aykırı bir husus bulunmadığını, davacının kredisini erken kapatmak istemesi halinde, bu durumun Bankanın onayına tabi kılındığından, sözleme uyarınca davacının, Bankalarına kendisine bildirilen kredinin erken kapatılması halinde alınacak faiz/komisyon tutarlarını ödemek zorunda olduğunun tartışılmaz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın gelir kaybının %2 civarında olduğu, bu nedenle ve kredinin tüketici kredisi olması halinde yapılacak erken ödeme tahsilatının %2 oranını geçemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun erken kapatılması nedeniyle erken kapama komisyonu adı altında alınan ücretin iadesi istemine ilişkin olup, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, %2 oranında bir komisyonun davalı bankaca alınabileceğinin hakkaniyete uygun görüldüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Sözleşmenin imzalandığı tarihte henüz yürürlüğe girmemiş olan 6098 sayılı TBK ve bu Kanunda düzenlenen genel işlem şartlarının da somut olay bakımından uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Kredi sözleşmelerinin imzalandığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 80. maddesine göre “Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hal icabından iki tarafın hilâfını kast ettikleri anlaşılmadığı takdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel ifa edebilir. Şu kadar ki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilât icrasına hakkı yoktur. ” Bu hüküm uyarınca, kural olarak borcun erken ifasına engel bir durum bulunmamakla birlikte borcun erken ifası nedeniyle aksi sözleşme, kanun veya adet gereği olmadıkça indirim talep edilemeyecektir. Taraflar arasında sözleşme serbestisi kapsamında ticari kredi sözleşmesi imzalanmış olup, kredi kullanan davacının da tacir olduğu ve tüm iş ve işlemlerinde basiretli tacir gibi davranması gerektiği, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ücretlerinin kredi sözleşmesi ve geri ödeme planı hükümlerine uygun oranlarda alınıp alınmadığının değerlendirilmesi gerekirken hatalı tespitler içeren bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca varılması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.