Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/15601 E. 2017/2522 K. 02.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15601
KARAR NO : 2017/2522
KARAR TARİHİ : 02.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/02/2015 tarih ve 2014/971-2015/153 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette ihracat bölümünde müşteri temsilci olarak 16/05/2003 tarihinde çalışmaya başladığını ve 16/03/2006 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını, müvekkili ile davalı arasında akdedilen rekabet sözleşmesi uyarınca davalının işten ayrıldıktan sonra 3 yıl boyunca … ve … Bölgesinde, ambalaj sektörüyle sınırlı olmak üzere müvekkil şirketin iştigal ettiği iş alanında kendi namına iş kurmamayı, rakip bir firmada çalışmamayı, rakip firmalarda ortak olmamayı taahhüt ettiğini ancak taahhüdüne aykırı davranarak işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra müvekkili ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir şirkette çalışmaya başladığını ve halen de çalışmaya devam ettiğini, davalının müvekkili şirkette çalıştığı süre içinde müvekkili şirketin müşterilerini tanımak ve ayrıca üretim konusu ile ilgili işlerin esrarına nüfuz etmek konularında elverişli bir çalışma ortamının olduğunu, anılan sözleşmede rekabet yasağına aykırılık halinde 12.000 USD cezai şartın kararlaştırıldığını ileri sürerek, cezai şart alacağının faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı işyerinde … Bölgesi satış temsilcisi olarak çalıştığını, müvekkilinin herhangi bir müşteri listesi üzerine çalışmadığını, internet ortamından potansiyel müşterileri tarayarak bağlantıları kendisinin kurduğunu, müvekkilinin iş akdini haklı nedenle feshettiğini, iş sözleşmesinin feshi sonrasında 01/05/2006 tarihinde … Pazarlama A.Ş.’de satış temsilcisi pozisyonunda işe başladığını, bu şirkette, şirketin ihracat ve ithalatını yaptığı her türlü ürünün pazarlamasını ve satışını sağladığını, bu şirketin faaliyetine son vermesi üzerine 01/06/2007 tarihi itibariyle … Tic. A.Ş.’de çalışmaya başladığını ve halen de çalışmaya devam ettiğini, bu şirketin davacı şirketten farklı bir kategoride, davacı şirketin ve sektördeki diğer ambalaj üreticilerinin hiç üretmediği ambalajlar üreterek faaliyet gösterdiğini ve mevcut müşteri listeleri üzerinde çalıştığını, iş akdi haklı nedenle feshedildiğinden rekabet yasağının ihlalinden söz edilemeyeceğini, kaldı ki sözleşmenin de hükümsüz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davacıya ait işyerinde çalışırken daha sonra ayrılarak davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren başka bir iş yerinde çalışmaya başladığı, taraflar arasında akdedilen 16/05/2003 tarihli rekabet yasağı sözleşmesi uyarınca davalının rekabet yasağını ihlal etmesi halinde 12.000 USD ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davalının davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren başka bir iş yerinde çalışmaya başlayarak rekabet yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 12.000 USD’nin dava tarihinden itibaren Merkez Bankası’nın bir yıllık USD’ye uyguladığı yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart istemine ilişkindir. Mülga 818 sayılı BK’nın 348. maddesinde “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuniyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuniyetine dair olan şart batıldır.”, aynı Yasa’nın 349. maddesinde de ”Rekabet memnuiyeti ancak işçinin iktisadi istikbalinin hakkaniyete muhalif olarak tehlikeye girmesini menedecek surette zaman, mahal ve işin nevi noktasından hal icabına göre münasip bir hudut dahilinde şart edilmiş ise muteberdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında akdedilen ”Rekabet Yasağı Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin 4. maddesinde ”İşbu rekabet yasağı sözleşmesi, zaman açısından personelin her ne sebeple olursa olsun işten ayrılmasından itibaren 3 yıl süre ile, coğrafi açıdan … ve … Bölgesi ve sektör açısından ambalaj sektörü ile sınırlı olmak üzere düzenlenmiştir.”, 5. maddesinde de ”Rekabet yasağına aykırı davranılması durumunda Pilenpak şirketinin uğradığı ya da uğraması muhtemel zararlarını tazmin hakkı saklı kalmak üzere 12.000 ABD doları tutarındaki cezai şart personel tarafından … şirketine ödenecektir. İşverenin bu nedenle daha fazla zararı olursa fazlasını talep hakkı saklıdır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Mahkemece, davalının, davacıya ait iş yerinde çalışırken daha sonra işten ayrılarak davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren başka bir yerde çalışmaya başladığı, taraflar arasında akdedilen rekabet yasağı sözleşmesi uyarınca davalının rekabet yasağını ihlal etmesi halinde 12.000 ABD doları ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davalının da davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren başka bir iş yerinde çalışmaya başlayarak rekabet yasağını ihlal ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yukarıda da belirtildiği üzere uyuşmazlıkta BK’nın 348 ve 349. madde koşullarının mevcudiyeti tartışılmaksızın ve sadece sözleşmede bu hususta hüküm bulunduğundan bahisle eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak davanın kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.