YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15581
KARAR NO : 2017/2794
KARAR TARİHİ : 10.05.2017
Taraflar arasında görülen davada verilen 25/06/2015 tarih ve 2014/70-2015/202 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin esas unsurlu tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere davalı …’ne başvuruda bulunduğunu, davacının itirazda bulunulduğunu ancak itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak tarafından reddedildiğini, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu ve başvurunun bu markalarla karıştırılma ihtimali bulunacak düzeyde benzer olduğunu, davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürere kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı davalı başvuru ile davacı markaları arasında işaret ve kapsamlarındaki mal/hizmetler bakımından benzerlik bulunmadığını, karıştırılma ihtimalinden de söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirket tarafından tescili talep edilen ibaresinin davacının iddialarının aksine, davacıya ait markalardan farklı olduğunu, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, haksız yarar sağlanacağı ve markanın itibarına zarar vereceği iddialarının dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, bilgilenmiş ve özenli ortalama tüketiciler yönünden bağlantı kurulması dahil karıştırma ihtimalinden söz edilemeyeceği, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b hüküm anlamında tescil engelinin gerçekleşmediği, davacı markalarının tanındığı sektörün farklı olması yanında kelimelerin farklı olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/4 hükmü koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
…/…
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık konusu marka kelimesinden oluşmaktadır. Davacının itiraza dayanak 2002/04727 sayılı markanın asli unsuru 1990/117431 tescil nolu markasının asli unsuru ise olup markaların uyuşmazlıkta uygulanacak mülga 556 sayılı marka KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimaline yolaçacak ölçüde benzer olmadıklarına ilişkin mahkeme görüşü isabetli bulunmamaktadır. Davaya konu marka başvurusu kapsamında kalan 35. sınıf hizmetlerin tamamı davacı tarafa ait itiraza mesnet sayılı marka kapsamında da bulunmaktadır. Ayrıca Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre davacı tarafın 1990/117431 sayılı markasındaki 29, 30 ve 31 sınıflar yer alan malların da, davalı başvurusuna konu markanın kapsamında 35.06 alt grupta bulunan genel mağazacılık hizmetleriyle benzer olduğu kabul edilmelidir. Bu durumda markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin meydana geleceğinin kabulüyle mahkemece davanın kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.