Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/15547 E. 2017/2554 K. 02.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15547
KARAR NO : 2017/2554
KARAR TARİHİ : 02.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06/05/2015 tarih ve 2014/45-2015/16 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının … Tic. Ltd. Şti’nin %50 oranında ortağı olduğunu, şirketin %50 ortağının ise davalı … olduğunu, tarafların ortağı olduğu şirketin 2007 yılından beri yasal temsilcisinin bulunmaması nedeniyle, resmi kurumlar, ticari muhatapları ve 3. şahıslar nezdinde şirketi temsil edecek, şirketin hak ve çıkarlarını koruyacak temsilci atanması gerektiğini ileri sürerek, davacının şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olmak üzere şimdilik tedbiren kayyum olarak atanmasına, dava sonunda ise kesin olarak şirketin fesih ve tasfiyesine kadar bu göreve atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların dava dışı şirketin eşit hisseli ortakları olduğu, şirketin ana sözleşmesinde ilk üç yıl … ve …’ın şirket müdürü seçildikleri ve süre bitiminde tekrar şirket müdürü belirlenmediği, dava dışı şirkete yönetim kayyumu atanmasını gerektiren bir durum olmadığı, zira ortakların şirket müdürü olarak yetkileri sona erdiği tarih itibariyle yürürlükte olan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca ortaklar kurulunca aksine bir karar alınmadığı sürece ismen şirket müdürleri belirtilmediği hallerde tüm ortakların aynı zamanda müdür sıfatını haiz olduğunun düzenlendiği, ortaklar arasında yönetime ilişkin bir takım uyuşmazlıkların olmasının şirkete kayyım atanmasını gerektirmeyeceği, şirket yönetiminde müşterek olarak yetkili olan her iki ortağın şirketin çıkarlarını gözeterek asgari müşterekte uzlaşmadıkları takdirde kanunda çeşitli yolların öngörüldüğü, şirketin feshi ve tasfiyesi davasının söz konusu olmadığı gibi bir şirketin ilelebet kayyım marifetiyle yönetilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, limited şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacının, dava dışı şirkete kuruluştan sonra devir almak suretiyle hissedar olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. 6762 sayılı TTK m. 540/3 gereğince, kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur değildir. Bu durumda, davacının ayrı bir karar olmadığı sürece diğer ortakla birlikte şirketin müdürlük görevini yerine getiren kişi olarak kabulü mümkün değildir. Öte yandan, dava tarihi itibariyle 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 25. maddesine göre ‘‘Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan anonim şirket yönetim kurulları ile limited şirket müdürleri, görevden alınmaları veya yönetim kurulu üyeliğinin başka bir sebeple boşalması hâli hariç, sürelerinin sonuna kadar görevlerine devam ederler. Ancak, tüzel kişinin temsilcisi olarak üye seçilmiş bulunan gerçek kişinin, Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde istifa etmesi, onun yerine tüzel kişinin ya da başkasının seçilmesi gerekir. Tüm ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idare ve şirketi temsil ettiği limited şirketlerde de aynı üç aylık süre içinde Türk Ticaret Kanunu’nun 623. maddesi hükmünün gereği yerine getirilir.” Somut uyuşmazlıkta bu yönde bir iddia da taraflarca ileri sürülmediğine göre, dava dışı şirket ana sözleşmesiyle atanan müdürlerin görev süresinin dolduğu dikkate alınmak suretiyle, şirkete genel kurulu toplantıya çağırmak için yetkili kılınmak üzere TMK m. 427/4 gereğince kayyum tayini gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.