Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/15173 E. 2017/3011 K. 24.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15173
KARAR NO : 2017/3011
KARAR TARİHİ : 24.05.2017

Taraflar arasında görülen davada verilen 25/12/2014 tarih ve 2014/450-2014/538 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 19,292 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili 24.12.2004 tarihinde % 99 hisses ait olmak üzere kurulduğunu, şirkette imzaya ve temsile yetkili olarak da yirmi yıllığına müvekkil seçildiğini, müvekkili firmanın Mart 2005 tarihinde hesap açmak için başvurduğunu ve şirkete hesap açtırıldığını ve şirketin tek yetkilisinin kendisi olduğuna dair evrakları bankaya ibraz ettiğini, hesap açılış tarihinden sonra bankayla yoğun bir şekilde çalışıldığını, işlerin kötüye gitmesi üzerine durumdan şüphelenen müvekkilinin bankaya gidip hesap hareketlerinin incelenmesini istediğini, ancak bankanın hesap hareketlerini kendisine göstermek istemediğini, davalı bankanın kusurlu işlemlerinden dolayı müvekkili firmanın büyük maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı bankanın müvekkili firmanın mevduat hesabının kullanım kolaylığı açısından kullanılan internet şifresini yetkisiz kişiye teslim etmiş olup, internet şifresi yetkisiz kişi veya kişilerce kullanılıp birçok işlem yapıldığını ve bu işlemlerden dolayı hesap hareketlerinin detayını göremediklerinden tam olarak rakamı tespit edemedikleri, ayrıca yine herhangi bir talimat olmadığı halde müvekkilinin hesabından başka hesaplara para transferleri yapıldığını ve bu yapılan işlemlerle ilgili dekontların hiçbirinde müvekkili firma yetkilisinin imzasının mevcut olmadığını, davalı bankanın yaptığı yetkisiz işlemlerinden dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu belirtilerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı bankanın usulsüz işlemlerinden ve kusurundan dolayı uğradığı zararın tespitine ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili bankanın müşterisi olduğunu, müracaatı üzerine davacıya 08.03.2005 tarihinde cari hesap açıldığını, davacının bu hesabı 2006 yılından 2009 yılına kadar kullandığını, davacı firma ile dava dışı grup firmaları olduğunu, davacı firmanın yetkilisinin dava dışı ./..

firmada işçi olarak çalıştığını, ayrıca davacı ve dava dışı firmanın ve yetkililerinin imzalanan genel kredi sözleşmelerine çapraz kefaleti bulunduğunu, davacının hesaptan ödenen tutara ilişkin bilgisi ve onayının mevcut olduğu, işlemlerden haberdar olduğu halde itirazda bulunmadığını ve bu suretle işlemlere muvafakat ettiğini, davacının TL hesap özetinden de anlaşılacağı üzere 08.03.2005-17.02.2006 tarihleri arasında pek çok defa işlem gördüğünü ve 17.02.2006 tarihinden dava tarihine kadar ilgili hesapta hiçbir işlem yapılmadığının açık olduğunu, davacının hesap hareketleri incelendiğinde, pek çok defa hesaba para yatırıldığı ve hemen ardından davacıya ait çek ödemelerinin yapıldığının görüldüğünü, bu çek ödemelerine dikkat edildiğinde, hesapta bakiye olmadığı veya yetersiz bakiye olduğu ve çek ödemesi için hesaba para yatırıldığının anlaşıldığını, davacının müvekkili bankaya kullandığı kredilerden ve kefaletinden dolayı borcu olup, hakkında icra takibi yapıldığını, bunlara karşılık haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili bankadan haksız kazanç elde etmek için işbu davayı açtığını, öncelikle sayılı dosyasının neticesinin beklenilmesini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacı şirketin iddia ettiği gibi hesaptan imza taklit etmek suretiyle para çekme şeklinde yapılmış bir yolsuzluk bulunmadığının ceza soruşturması ile tespit edildiği, sadece yazılı talimat alınmaksızın bir kısım işlemlerin gerçekleştirildiği belirtilmiş olmakla, bilirkişi heyeti tarafından banka kayıtlarının incelenmesinde, davacı firmanın kendi müşterilerine kestiği çeklerin ödemeleri esnasında mevduat hesabına para yatırarak hesabını müsait hale getirdiği, buna göre hesaptan yapılan ödemelerin, davacının bilgisi dahilinde yapılmış olduğu ve kabulünde olduğunun anlaşıldığı, davacı hangi işlemin bilgisi dahilinde yapılmadığını ve hesabından ne kadar usulsüz para çekildiğini de ayrıntılı olarak belirtmediği, yani uğranılan zararın parasal boyutu hakkında somut bir rakam veremediği, tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, birbirini doğrulayan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, yetkisiz temsilcinin yaptığı işlemlere icazet verildiği, davacı tarafından yapılan işlemlerin benimsendiği gerekçeleriyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 24/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.