Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/15030 E. 2017/2681 K. 08.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15030
KARAR NO : 2017/2681
KARAR TARİHİ : 08.05.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/09/2015 tarih ve 2012/207-2015/130 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının eczacılık yaptığı eczaneye gelen paralarını 1997 yılından bu yana davalının … Şubesi’nde bulunan … ve … no’lu hesaplarına yatırdığını, ancak banka çalışanı olan …’un 190 adet sahte işlem yaparak zimmetine geçirdiğini, daha önce … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/26 Esas sayılı dosyasında bu işlemlerden kaynaklı bir kısım alacağın tahsilinin dava edildiğini, yapılan yargılama sonunda 200.000.00 TL’nin davalı bankadan tahsiline karar verildiğini, bu dosyada alınan bilirkişi raporlarına göre alacağın 542.105.57 TL olarak hesaplandığını ileri sürerek bakiye 327.200.00 TL’nin 14.11.2008 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 17.06.2005 günlü ıslah dilekçesiyle 342.102.57 TL’nin dava tarihi olan 04.02.2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın 2 yıllık zamanaşımının dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, 2009/26 E.- 2012/102 K. sayılı dosyada, davacı tarafından davalı banka aleyhine 200.000.00 TL’nin tahsili için dava açıldığı, Ziraat Bankası … Şubesi’nde 2008 yılında banka teftiş kurulunca yürütülen idari soruşturma neticesinde servis yetkilisi Remzi Yavuz’un davacıya ait hesaplarda usulsüz işlemler yaptığının tespit edildiği, bankanın 139.200.00 TL’lik usulsüzlüğü kabul ettiği, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre davacının toplam alacağının 542.105.57 TL olarak tespit edildiği, mahkemece talebe göre 200.000.00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından temyizi üzerine 17.07.2014 tarih, 2013/17380 E. -2014/13130 K. sayılı ilam ile hükmün düzeltilerek onandığı, tashihi karar talebinin reddedildiği ve kararın 26.03.2015 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle, 342.102,57 TL’nin ilk dava tarihi olan 04.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davanın mevduat alacağının tahsili istemine ilişkin olup 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda düzenlenen zamanaşımı koşullarının gerçekleşmemiş olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin bilgisi dışında yapılan işlemler sonucunda, yatırım hesabından çekilen tutar için kısmi dava sonucu 200.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu davada bilirkişi raporuyla tespit edilen bakiye 342.102,57 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilini talep etmiş olup, mahkemece bakiye tutarın ilk dava tarihi olan 04.02.2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davanın sözleşmeye dayalı bir alacak istemine ilişkin olmasına, daha önce açılan kısmi davada ancak o davada talep edilen alacak kısmı bakımından temerrütün gerçekleşmiş sayılacak olmasına göre, eldeki ek davaya konu tutara ancak işbu dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceği gözden kaçırılarak hükmedilen faizin davacı yanca açılan kısmi dava tarihinden başlatılması yerinde olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirir mahiyette bulunmadığından, HUMK 438/7. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1. bendindeki “ilk dava tarihi olan 04.02.2009 tarihinden” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “dava tarihinden” ibaresinin yazılması suretiyle HUMK 438/7. maddesi uyarınca yerel mahkeme kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.