Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/15019 E. 2017/2188 K. 17.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15019
KARAR NO : 2017/2188
KARAR TARİHİ : 17.04.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Hasımsız olarak görülen davada … 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/09/2015 tarih ve 2015/664-2015/724 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin … Ticaret Odasında kayıtlı 860134 sicil numaralı firma olduğunu, müvekkili şirketin sermaye artışı yapacağından dolayı şirket ortaklarından … adına kayıtlı bulunan ve üzerinde otel inşaatı devam eden taşınmazın ayni sermaye olarak devredileceğini, daha öncesinden taşınmazın değer tespitinin yapıldığını ancak bazı olumsuzluklar yüzünden sermaye arttırımı gerçekleşemediğini, tespit tarihinden uzun zaman geçtiğini, ileri sürerek taşınmazın hali hazır arsa ve inşaat olarak değerinin tespitini talep etmiştir.
Mahkemece, Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerin kuruluş, hisse değer tespiti ve sermaye arttırım ve azaltılmasına ilişkin hükümlerinde, sermaye olarak devralınarak işletme veya ayınların hisse değerinin tespiti için bilirkişi seçiminin mahkemece yapılmasının öngörülmüş olduğunu, uygulamada atanan bilirkişilerin mahkemenin denetimi altında inceleme yaparak rapor düzenleyip mahkemeye sunmalarına ilişkin tatbikatın gelişmiş olduğunu, yasada hisse değerlerinin tespitinin mahkemenin vereceği bir hükümle belirlenmesinin öngörülmediğini, muayyen bir hisse değeri tespitine ilişkin hüküm kurulmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle, tespit isteyen davacının tespit talebini kabul ederek bilirkişi atanmasına ve yapılacak inceleme sonuçlarını gösterir bilirkişi raporlarının sunulmasına, davacıya alınan rapor doğrultusunda … Ticaret Sicil Memurluğu’nda işlem yaptırmak üzere yetki verilmesine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, şirkete ayni sermaye olarak konulmak istenen taşınmazın değerinin tespit edilmesi istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 343. maddesine göre mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir. Bu itibarla mahkemece verilen kararın temyizi kabil olmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/04/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(M)

KARŞI OY

6102 sayılı TTK 343 maddesinde “Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket   merkezinin   bulunacağı   yerdeki   asliye   ticaret   mahkemesince  atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. Bu rapora kurucular ve menfaat sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir. ” hükmü getirilmiştir.
Madde metninde, Anonim Şirkete ayni sermaye konulmasında bilirkişilerin değer biçme yöntemi açıklanmış olup, açık bir şekilde rapora kurucular ve menfaat sahiplerinin itiraz edebilecekleri düzenlenmiştir.
Maddede düzenlenen mahkeme kararının kesin olması hali, rapora kurucular ve menfaat sahiplerinin itiraz haklarının kullandırılmasından sonra söz konusudur.
Somut uyuşmazlıkta, 11.09.2015 günlü bilirkişiler kurul raporu davacıya tebliğ edilmediğinden yasa da öngörüldüğü şekilde davacı taraf itiraz hakkını kullanamamıştır.
Davacı tarafın rapora itiraz hakkının kısıtlanması, bilirkişi raporunun bağlayıcılığına ve kesin olmasına engel teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenlerle, bilirkişi raporunun tebliğ edilmemesi nedeniyle davacının haklı görülebilecek rapora itiraz hakkı engellendiğinden, bu durumda bilirkişi raporu (mahkeme kararı)’nun kesinliği söz konusu olamayacağından yerel mahkeme kararının esasının incelenerek sorucuna göre karar ittihazı gerekirken yazılı şekilde temyiz dilekçelerinin reddine karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.