Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/14611 E. 2016/173 K. 13.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14611
KARAR NO : 2016/173
KARAR TARİHİ : 13.01.2016

MAHKEMESİ : A
TARİHİ : 08/09/2014
NUMARASI : 2013/843-2014/465
DAVACI : A.. A..
VEKİLİ : Av. H.. Ş..
DAVALI : A.. Ş..
VEKİLİ : Av. Z.. A..
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. A verilen 08/09/2014 tarih ve 2013/843-2014/465 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 03.04.2006 tarihli sözleşme Konya İli’ndeki bankanın güvenliğini sağlamakla görevlendirilen davalı taşeron firmadan rücuen zarar tazmini talebinde bulunmuştur.
Davalı vekili, müvekkilinin yerleşim yeri olan Konya Mahkemeleri’nin yetkili bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, her ne kadar taraflar arasında akdedilen sözleşmede A…. Mahkemeleri yetkili mahkeme olarak belirlenmiş ise de, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK’nın 22. maddesine göre, sözleşme ile yetkili kılınan mahkemelerin yanında genel ve özel yetkili mahkemelerin de yetkili olmaya devam edeceği gerekçesi ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesine göre yetki sözleşmesi ile tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun zaman bakımından uygulanmasına ilişkin md. 448 hükmüne göre; “Bu kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” Şu halde; 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihe kadar, 1086 sayılı Kanun’a göre yargılaması başlanmış ve tamamlanmış usuli işlemleri etkilememek kaydıyla, 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak olan işlemler yeni kanuna tâbi olacaktır. Ayrıca HMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılacak davalara ise yeni kanun uygulanacaktır. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, 03.04.2006 tarihli sözleşmede yetkili kılınmış olan Ankara Mahkemeleri, 1 Ekim 2011 tarihinden sonra açılan davada münhasıran yetkili mahkemedir.
Ayrıca mahkemece, uyuşmazlıkta 1086 sayılı HUMK’nın uygulanması gerektiği görüşü benimsenerek yapılan yorumun kabulü de mümkün değildir. Zira, HUMK 22. maddesi gereğince taraflarca kararlaştırılan yetki şartı, genel yetkili mahkemenin yetkisini ortadan kaldırmamakta, dolayısıyla davacıya sözleşme ile yetkili kılınan mahkemede veya genel yetkili mahkemede dava açma konusunda seçimlik hak tanımakta idi. Aynı mülga Kanun’un 10. maddesinde de sözleşmenin icra olunacağı veyahut davalının veya vekilinin dava tarihinde orada bulunması halinde, sözleşmenin kurulduğu yerde de davaya bakılabileceği hususu düzenlenmişti. Davaya konu sözleşmenin 17. maddesinde akdin A…da imzalandığı belirtildiğine göre, Ankara Mahkemelerinin HUMK ‘nın anılan hükmü uyarınca da yetkili olduğu açıktır.
Bu itibarla, gerek 1086 sayılı HUMK, gerekse 6100 sayılı HMK’nın anılan hükümleri uyarınca yetkili mahkemede davanın açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek bir sonuca varılması gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.