Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/1456 E. 2015/8754 K. 30.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1456
KARAR NO : 2015/8754
KARAR TARİHİ : 30.06.2015

MAHKEMES İ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2014
NUMARASI : 2014/793-2014/345

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 27/10/2014 tarih ve 2014/793-2014/345 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 1977 yılında kurulan müvekkili şirketin o tarihten beri kendisine ait tasarımlarının bulunduğunu, özellikle aydınlatma sistemleri üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırdığını, kendisine ait orijinal ürünleri Türkiye pazarına sunduğunu, davalı G. Otomotiv şirketinin “S.” markalı ürünleri sattığını, diğer davalı şirketle organik bağının bulunduğunu, davalıların, müvekkiline ait “E. II” adlı Türkiye’de tescil edilmemiş olan tasarımın taklidi niteliğinde olan ürünleri sattıklarının tespit edildiğini, bu eylemlerin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin menine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, şimdilik 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.11.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 36.176,33 TL’ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili, davacının Türkiye’de tescilli bir tasarımının bulunmadığını, varsa yurt dışında tescilli tasarımına dayalı olarak Türkiye’de müvekkiline karşı herhangi bir hak ileri süremeyeceğini, davacıya ait olduğu ileri sürülen tasarım ile müvekkillerinin satışını yaptığı tasarımın farklı olduklarını, müvekkillerinin haksız rekabet yaratmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının yurt dışında tescilli “E. II” adlı tasarımın sahibi olduğu, bu isim altında üretilen ürünlerin de davacı tarafından tanıtıldığı, davalılar tarafından satışı yapılan ürünlerde davacıya ait tasarımın kullanıldığı, davalıların bu eylemlerinin mülga 6762 sayılı TTK’nın 57/5 maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalılar tarafından gerçekleştirilen haksız rekabetin önlenmesine, davalılarca satılan “S.” markalı ürünlerin toplatılmasına, 2.503,40 TL maddi, 1.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalı S, Motorlu Araçlar Yedek Parça Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden, 33.672,93 TL maddi, 4.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte diğer davalı şirketten tahsiline, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, Türkiye’de tescili bulunmayan tasarıma dayalı haksız rekabetin önlenmesi ve tazminat istemlerine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve değerlendirme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı TTK’nın 56. maddesi uyarınca, haksız rekabet aldatıcı hareket ve hüsnüniyet kaidelerine aykırı suretlerle iktisadi rekabetin her türlü suistimalidir. Aynı Yasa’nın 57/5. fıkrasında haksız rekabet olarak kabul edilen eylemler; “başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan verebilecek surette ad, unvan, marka gibi tanıtma vasıtalarını kullanmak” olarak belirtilmiştir.
Dava konusu tasarım uzun yıllar önce yurt dışında piyasaya sunulmuş ve Türkiye’de herhangi bir kişi adına tescilli tasarım niteliğinde olmadığına göre, ilke olarak söz konusu tescilsiz tasarımlar herkesin serbestçe kullanımına açık olup, bu tasarımların uygulandığı ürünler nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklar da genel hükümlere göre çözümlenecektir. O halde, somut uyuşmazlıkta da yukarıda açıklanan ilke ve TTK’nın 56. ve 57/5. maddelerinin birlikte değerlendirilmesi gereklidir.
Dairemizin 30.05.2002 tarih ve 2240/5406 sayılı kararında da belirtildiği üzere, ilk defa yurt dışında kamuya sunulmuş bir tasarımın belli bir süre sonra Türkiye’de kullanılması durumunda şayet, Türkiye’de bu tasarımı ilk defa kullanan kişi büyük emek ve para harcayarak bu tasarımın kullanıldığı ürünü tanıtmış ve bir başkası da sırf bu tanınmışlıktan istifadeye yönelik olarak bu tasarımı aynen kullanmaya kalkışır ise, bu davranışın haksız rekabet olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, haksız rekabetin varlığı için; ilk defa yurtdışında piyasaya sunulan ve Türkiye’de de herhangi bir tescilli sınai hak ile korunmayan tasarının uygulandığı ürünün, Türkiye’de ilk kez piyasaya sunulup, büyük emek ve para harcanarak tanınmış olması yeterli olmayıp, bir başkasının bu emek ve tanınmışlıktan haksız surette yararlanması ve iltibası önleyecek tedbirleri almaması gereklidir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmek suretiyle rekabet kurallarına uygun olarak piyasada faaliyet göstermesi ve sonuçta; mal ve hizmetlerin nihai tüketicilerinin aldatılmasına izin verilmeksizin kaliteli mal ve hizmetlerin piyasa kurallarına göre oluşan en uygun fiyatla satışa sunulmasıdır. Bu durumda, sonradan aynı sektörde faaliyet gösteren kişiler ticari hayatta dürüstlük ilkesine uygun bir şekilde ve iltibastan kaçınmak suretiyle piyasaya mal veya hizmet ürettikleri takdirde, piyasada ilk kez üretim yapan ürünün tanınmasını sağlayan kişinin üstün hakkı bulunduğundan bahisle, sonradan faaliyete başlayan kişilerin eylemleri haksız rekabet olarak nitelendirilemez. Böyle bir üstün hakkın varlığının kabulü aynı zamanda, rekabet hukuku ilkelerine aykırı olarak piyasada o mal veya hizmetle ilgili tekel yaratılması ve serbest rekabetin ortadan kaldırılması suretiyle ekonominin sağlıklı bir biçimde gelişmesini engelleyeceğinden kabul edilemez.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece alınan bilirkişi raporunda taraflarca kullanılan tasarımlar arasında benzerlik ve iltibas bulunup bulunmadığı denetime elverişli bir biçimde incelenmemiş, dava açılmazdan evvel davacı tarafından yaptırılan tespit sonucu düzenlenen ve davalı tarafça itiraz edilen rapora atıfla kanaat bildirilmiştir. Dosya kapsamından da davalıların söz konusu ürünler üzerinde davacının haklı olarak kullandığı tanıtma vasıtalarıyla iltibas oluşturacak şekilde işaret ve benzeri tanıtma vasıtalarını kullanıp kullanmadıkları anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davalıların eyleminin haksız rekabet teşkil edip etmediğinin belirlenmesi için yeni bir bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 30/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.