Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/14146 E. 2016/78 K. 11.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14146
KARAR NO : 2016/78
KARAR TARİHİ : 11.01.2016

MAHKEMESİ : H
TARİHİ : 28/01/2015
NUMARASI : 2013/96-2015/96
DAVACI : ALT
Taraflar arasında görülen davada H verilen 28/01/2015 tarih ve 2013/96-2015/96 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 22.06.2011 tarihinde belirsiz süreli franchising sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin toplam 100.000 TL tutarındaki franchising bedelini ödediğini, sözleşme uyarınca müvekkilinin 2 adet “KEBO” işletmesini faaliyete geçirdiğini, davalının haksız ve kötüniyetle sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmedeki yükümleri yerine getirmeyenin davalı olduğunu, davalının franchising bedeline ilişkin faturayı düzenlemediğini, müvekkiline sağladığı ürünlerin fiyatlarını fahiş miktarda arttırdığını, ortak kullanılan markanın tanınmasını sağlayacak reklam yapmadığını, franchise verdiği halde aynı işi aynı belediye sınırları içerisinde sürdürdüğünü, mevzuata aykırı olarak bir kısım gıda maddelerini ürettiğini, müvekkiline sağlıklı ürün temin etmediğini, Türk Gıda Kodeksine uygun ürün temin edemeyeceğini anlayınca da sözleşmeyi feshettiğini, bir çok ürünün müvekkilinin elinde kaldığını, müvekkilinin işletmeleri kurmak için büyük yatırımlar yapıp borçlandığını, fesih nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000 TL franchising bedelinin, 10.000 TL demirbaş değer kaybının, işletme çerçevesinde yapılan 50.000 TL masrafın, haksız fesih nedeniyle 50.000 TL yoksun kalınan kârın, 2.500 TL elde kalan ürün bedelinin, davalı markasının değerinin, kalitesinin ve müşteri sayısının artırılması amacıyla yapılan 5.000 TL harcamanın, ihtirazi kayıtla davalıya yapılan 9.630 TL fazla ödemenin, 50.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinde ileri sürülen hususların gerçeği yansıtmadığını, yapılan feshin haklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı arasında KEBO markası adı altında franchising sözleşmesi yapıldığı, söz konusu KEBO markasına ilişkin franchising sözleşmesinin davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle franchising bedelinin ödenmesi, davalının marka değerinin kalitesinin ve müşteri sayısının arttırılması harcamalarının TTK’nın 122. maddesinin kıyas yoluyla uygulanarak tazmini ve KEBO markasının devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir verilmesi yönünde yapılan talebin 556 KHK kapsamında kaldığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile talep halinde Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi sıfatı ile yargılamasının yapılması için dosyanın Hatay 3. A gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında aktedilen franchising sözleşmesinin feshi nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkin olup franchising alan tarafından açılmıştır. Davacı, 556 sayılı KHK’dan kaynaklanan bir hakkı olduğunu ileri sürmemiş, franchising sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle franchising bedelinin, demirbaş değer kaybının, yapılan masrafların, yoksun kalınan kârın, elde kalan ürün bedelinin, davalıya yapılan fazla ödemenin ve manevi tazminatın tahsilini istemiştir. Davacı tarafından bunların yanında davalı markasının değerinin, kalitesinin ve müşteri sayısının artırılması amacıyla yapılan harcamanın da talep edilmesi ve davalı adına tescilli markanın devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir istenilmesi 556 sayılı KHK kapsamında tescilli bir sınai hakka dayalı talep niteliğinde değildir. Bu durumda, mahkemece işin esasına girilip uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözülmesi gerekirken ihtilafın 556 sayılı KHK kapsamında bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.