Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/14083 E. 2017/1844 K. 28.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14083
KARAR NO : 2017/1844
KARAR TARİHİ : 28.03.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/09/2015 tarih ve 2014/1442-2015/579 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … A.Ş. vekili ile fer’i müdahiller … ve … vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin …’nin şubesine davalı Banka personelinin telkin ve yönlendirmesi ile 25/11/1999 tarihinde, 45.000,00 DM yatırdığını, bankaya … tarafından 21/12/1999 tarihinde el konulduğunu, davalının taahhüt ve güvencelerine rağmen müvekkilinin parasının ödenmediğini, banka yöneticileri hakkında kamu davası açılarak mahkumiyetlerine karar verildiğini, bankanın sebepsiz zenginleştiğini, kanuna karşı hile yoluna başvurulduğunu ve müvekkilinin bankalara olan güveninin kötüye kullanıldığını, müvekkilinin mevduatından davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 45.000,00 DM’in hesap açılış tarihi olan 25/11/1999 tarihinden itibaren Euro’ya geçiş tarihi olan 01/01/2002 tarihine kadar yıllık DM’e uygulanan, 01/01/2002 tarihinden itibaren de yıllık Euro’ya uygulanan 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince işleyecek temerrüt faiziyle birlikte TBK’nın 99. maddesi kapsamında davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre yönünden davanın usulden ve davacının daha fazla faiz getirisi elde etmek için seçtiği hesap türü ve parasını bu hesapları değerlendirmek üzere verdiği talimat ve müvekkili bankanın da davacının bu talimatına uygun gerçekleştirdiği bir havale işlemi bulunduğunu savunarak, esastan da reddini istemiştir.
Fer’i müdahil … vekili, husumet, zamanaşımı, hak düşürücü süre yönünden davanın usulden ve davacının serbest iradesiyle kıyı bankacılığını tercih ettiğini, müvekkilinin ayrı bir tüzel kişiliği olup, … bankası ile aralarında hiçbir organik bağın ve müvekkili bankanın … bankası nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisinin bulunmadığını, bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, ceza mahkemesi kararının kesin delil niteliğinde bulunmadığını, faiz talebinin yerinde olmayıp, hükmedilecek faiz oranının ancak vadesiz hesaplara uygulanan faiz oranı olabileceğini savunarak, esastan da reddini istemiştir.
Fer’i müdahil … vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile, 45.000 DM karşılığı 23.008,13 Euro’nun 25/11/1999 tarihinden itibaren Euro’ya geçiş tarihi olan 01/01/2002 tarihine kadar DM’a uygulanan, 01/01/2002 tarihinden itibaren de Euro’ya uygulanan faiz oranları dikkate alınarak 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi gereğince işleyecek faiziyle birlikte TBK’nın 99. maddesi kapsamında davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı … A.Ş. vekili ile fer’i müdahiller … ve … vekilleri temyiz etmiştir.
1- Fer’i müdahil … vekilinin 12/11/2015 tarihli temyize cevap ve temyiz dilekçesinin, temyiz defterine kaydedilmediği, süresinde olmadığı, temyiz harcının da yatırılmadığı ve bu nedenle süresinde usulünce yapılmış temyiz istemi bulunmadığı anlaşıldığından fer’i müdahil … vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, … hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava tarihi olan 15/12/2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, mahkemece tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı … A.Ş. vekili ile fer’i müdahil … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, fer’i müdahil … vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … A.Ş. vekili ile fer’i müdahil … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.