Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/13749 E. 2017/2336 K. 24.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13749
KARAR NO : 2017/2336
KARAR TARİHİ : 24.04.2017

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2015 tarih ve 2014/366-2015/198 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilin 2013 05583 sayılı tasarım başvurusuna davalı şirket tarafından 2003 00329/1 sayılı tasarım gerekçe gösterilerek itiraz edildiğini,davalı itirazının … YİDK kararı ile kabul edilerek, başvurunun reddedildiğini, müvekkilin sektörün bilinen ve saygın kuruluşlarından olduğunu, söz konusu tasarımın 001359897-0001 sayı ile Avrupa Birliği (OHIM) sisteminde tescilli olduğunu, yeni ve ayırt edici bir tasarım olduğunu, müvekkil tasarımı ile redde gerekçe tasarım arasında standart benzer bir üründe bulunabilecek özellikler dışında herhangi bir görsel benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, … YİDK’in 29.5.2014 tarih ve 2014/T-387 sayılı kararının iptaline, müvekkilinin 2013/05583-1 işlem numaralı tasarımının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının tescil isteminin idari işlem gerektiren bir talep olması nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu tasarıma ilişkin olarak davacının belirttiği farklılıkların küçük ayrıntılar olup, ayırt edicilik sağlamadığı, yenilik koşulunun gerçekleşmediğini, ayrıca tasarımın daha önce kamuya sunulup sunulmadığının araştırılması gerektiğini, davacının referans gösterdiği OHIM tescil surecinin de ülkemizdeki gibi yenilik araştırması yapılmadan gerçekleştiğini, dolayısıyla bu tescilin dava kapsamında bir önemi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Türk Patent Enstitüsü vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, kısmen benimsenen bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; bilirkişilerin YİDK iptal talebi ile ilgili açılan eldeki davada itiraz aşamasında sunulan deliller haricinde re’sen yaptıkları inceleme ve bu inceleme sonucunda ulaştıkları sonuca göre karar verilemeyeceğini, itiraz aşamasında sunulan delillere göre yapılan incelemede ulaşılan sonuca göre ise, dava konusu tasarım ile redde mesnet tasarım arasında küçük ayrıntı seviyesini aşan farklılıklar olduğu, bu özelliklerin tasarımların bilgilenmiş kullanıcı nezdinde yaratacağı bütünsel form algısını farklılaştırmaya yetecek ayırt edici özellikler olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı … vekili temyiz etmiştir.
Dava, … YİDK kararının iptali istemine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davalı şirketin tasarım başvurusuna itiraz aşamasında sunduğu delillerin, davacının tasarım başvurusunun yeni ve ayırt edici olmadığını ispatlar mahiyette bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
554 sayılı KHK’nin 6. maddesi uyarınca, bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması, bir başka deyişle mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir.
554 sayılı KHK’nin 7. maddesinde düzenlenen tasarımın ayırt edicilik unsuru ise, yeni olan bir tasarımı ortak özelliklerinin dışında ve bilgilenmiş kullanıcı gözüyle kıyaslanan diğer tasarımlardan farklı kılan ve böylece yeni olan bir tasarıma aynı KHK’nin 11. maddesi ile sağlanan hukuki korumanın da kapsamını belirleyen özelliktir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, 554 sayılı KHK ile mutlak yenilik kriteri benimsendiğinden, bu hususun mahkemece re’sen dikkate alınarak, tarafların bildirdikleri delillerle birlikte anılan KHK’nin 5 ila 10. maddeleri hükümleri göz önüne alınmak suretiyle ve somut uyuşmazlık koşulları itibariyle de gerektiğinde bilirkişi görüşü alınarak çözüme kavuşturulması gerekmektedir. O halde, mahkemece, davalı şirketin gerek itiraz aşamasında gerekse yargılama sırasında sunduğu bütün deliller de değerlendirilmek suretiyle dava konusu tasarımın yenilik unsuruna sahip olup olmadığına, bir başka deyişle, o tasarımın dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmuş bulunup bulunmadığına ilişkin bilirkişi raporuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yargılama aşamasında sunulan delillerin değerlendirilmesi sonucu oluşan bilirkişi görüşüne itibar edilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.