Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/13721 E. 2017/2338 K. 24.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13721
KARAR NO : 2017/2338
KARAR TARİHİ : 24.04.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/07/2015 tarih ve 2014/922-2015/535 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı banka nezdinde bulunan 50.000,00 Euro tutarındaki hesabının, internet ve telefon bankacılığı kullanan suçlular tarafından boşaltıldığını, müvekkilinin uğradığı zararın tazmini ve hesabından çekilen paraların tahsili için 28.03.2008 tarihinde açtığı dava sonucunda bankanın tamamen ve kusursuz sorumlu olduğunun kabul edildiğini, ancak mahkemece taleple bağlı kalınarak 20.415,00 Euro’nun tahsiline hükmedildiğini, kararın onanarak kesinleştiğini, davalı banka tarafından zararlarının tamamının karşılanmadığını savunarak, fazlaya ilişkin hakları ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla, boşaltılan 50.000,00 Euro hesaptan C. Başsavcılığınca kendilerine 28.09.2012 tarihinde geri ödenen 8.739,00 Euro ve mahkeme kararı ile ödenen 20.415,00 Euro düşüldükten sonra geri kalan 20.846,00 Euro’nun, olay tarihi olan, banka hesabının boşaltıldığı 08.11.2007 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/23 E., 2013/85 K. sayılı kesinleşmiş ilamına rağmen davacının eldeki davayı açtığını, 6101 sayılı Yasa uyarınca, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun zamanaşımı ile ilgili 60. maddesinin uygulanması gerektiğini, haksız fiile ilişkin 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davada döviz cinsinden tahsil isteminde bulunulamayacağını, kesinleşen ilamın infazı sırasında faiz konusundaki ihtilafın yansıdığı …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/819 E., 2014/38 K. sayılı ilamının henüz kesinleşmediğini, eldeki dava bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi ve tüm dosya kapsamına göre; davacı gerçek kişi davalı banka aleyhine sözleşmeye dayalı olarak tazminat isteminde bulunduğundan olaya 818 sayılı Borçlar Kanunun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, davacı tarafından bakiye kısmın tahsili için dava açılmasına engel bulunmadığı, davacının davalı banka nezdindeki Euro hesabının boşaltılması şeklindeki eylem nedeniyle, hesaptan çekilen ve harcanan paranın tamamından, davalı bankanın kusursuz sorumluluğu olduğuna ilişkin kesinleşen mahkeme kararının HMK’nın 303. maddesi anlamında kesin hüküm teşkil ettiği ve tarafları bağlayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan ve bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir. Zaman itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 83. maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek bakiye alacağını yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir. Somut uyuşmazlıkta da, davacı taraf ilk davada tercih hakkını kullanmış ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istemiş, ek davada ise, alacağın yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. O halde, mahkemece davacının, alacağın Türk Lirası üzerinden ödenmesi yönündeki tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.