Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/13693 E. 2017/2703 K. 08.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13693
KARAR NO : 2017/2703
KARAR TARİHİ : 08.05.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/05/2015 tarih ve 2013/258-2015/305 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 21,242 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun’la değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin aydınlatma direği imal ve pazarlama işi yaptığını, davalının ise dava dışı … Ltd.Şti’nin yetkilisi olduğunu, dava dışı … Ltd.Şti tarafından 16/06/2011 günlü sipariş formu ile bir kısım aydınlatma direği ve malzemenin talep edildiğini, sipariş teyit formuna da davalının imza attığını, bu şekilde taraflar arasında satım akdinin kurulduğunu, satım akdine dayalı olarak iki adet çekin davalı tarafından imzalanarak verildiğini, çeklerin karşılıksız olduğunun anlaşıldığını, …. İcra Müdürlüğünün 2011/11065 ve 2011/12777 sayılı dosyalarında takibe başlandığını, yapılan hacizlerde dava dışı … Ltd.Şti’nin haczi kabil malının tespit edilemediğini, davalı şirket müdürünün edim yükümlülüğünü yerine getiremediğini ve yöneticisi olduğu şirketin menfaatine aykırı olarak davacı şirketin doğrudan zararının doğmasına neden olduğunu, davalının bu şekildeki ihmali ve kasti hareketi ile müvekkilinin zararına sebebiyet verdiğini, TTK’nın 336. ve devamı maddeleri uyarınca davalının şahsi sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ile, şimdilik 2.000,00 TL bedelin zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile dava dışı … Ltd.Şti. arasında satım akdinin bulunduğunu, bu akit nedeniyle 13/09/2011 ve 26/10/2011 keşide tarihli çeklerin verildiğini, davalının dava dışı limited şirketin müdürü olup, TTK 309. ve 336. maddelerinde müdürlerin sorumluluk hallerinin düzenlendiğini, söz konusu sorumluluk hallerinin hiç birinin somut olayda bulunmadığını, şirketin zarar etmiş olması ya da beklenen gelişmeyi göstermemiş olması halinin müdürün sorumluluğunu gerektirmediğini, ayrıca bedelin ödenmemesinde davalının kusurlu bir davranışının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile dava dışı … Ltd.Şti arasında satım akdi bulunduğu, bu satım akdi sonucunda 26/10/2011 tarihli 3.658,00-TL bedelli çek ile 13/09/2011 tarihli 12.685,00-TL bedelli çekin verildiği, …. İcra Müdürlüğünün 2011/12777 ve 2011/11065 sayılı dosyalarına konu çeklerin tahsil edilemediği, borç dava dışı limited şirkete ait olup, davalının kasti veya ihmali olarak davacının alacağını alamamasına sebebiyet verdiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava dışı limited şirketin kötü yönetilmesi sebebiyle şirketten olan alacağını tahsil edemeyen davacının şirket yöneticisine karşı açtığı sorumluluk davası olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Şirketin temsil ve idaresinden sorumlu bulunan yönetim kurulu üyelerinin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında 6762 sayılı TTK’nun 320. maddesi, Borçlar Kanunu’nun 528/2. maddesine atıf yapmıştır. Buna göre şirket yöneticileri bir vekil gibi sorumludur. Şirket ile yöneticiler arasında vekalet ilişkisi söz konusu olup, yöneticiler kanun ve anasözleşme hükümleri ile genel kurullar tarafından alınan kararlar uyarınca şirket yararını gözeterek şirketin temsil ve yönetimini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Şirket yöneticileri kasti veya ihmali hareketleri sonucu şirketi zarara uğratmaları halinde meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu itibarla, yöneticilerin şirkete karşı sorumluluğu kusur sorumluluğu niteliğinde ise de, TTK’nun 338. maddesi uyarınca meydana gelen zararda bir kusuru olmadığının ispat yükü şirket yöneticilerine ait bulunmaktadır. Bir başka deyişle, yöneticinin sorumluluğu ispat yükü tersine çevrilmiş bir kusur sorumluluğu olup, yöneticinin zararın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Yine 6762 sayılı TTK’nın 556. madde hükmü yollamasıyla, aynı Kanun’un 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri neticesinde ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan bir azalma meydana gelmiş ise bu zararı veren yöneticilere karşı tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolaylı ise yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma olmuş ise 6762 sayılı TTK’nın 340. maddesi yollamasıyla, aynı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir.
Somut olayda da davacı vekilinin iddiası, davalının şirketi TTK hükümlerine uygun yönetmemesi, yasa ve anasözleşmenin kendisine yüklediği görevleri yapmaması, şirketin içinin boşaltılması nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığına yönelik olup, iddianın ileri sürülüş biçimine göre dolaylı zarara ilişkin işbu davanın TTK’nın 309. maddesine dayalı olarak açıldığı, davacı alacaklının dava hakkının bulunduğunun kabulü zorunlu ise de madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere böyle bir davada davacının dava sonunda hükmedilecek tazminatı şirket yararına istemiş olması gerekmektedir. Oysa somut olayda, davacı alacağın kendisine ödenmesini talep etmiş olup, mahkemece ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK 437/7. maddesi gereğince açıklanan bu gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Davacı
31,40 TL O.H.
27,70 TL P.H.
3,70 TL Kalan

17/07/2017 G/D