YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12850
KARAR NO : 2017/1098
KARAR TARİHİ : 27.02.2017
Taraflar arasında görülen davada bozmaya uyularak verilen 07/05/2013 tarih ve 2012/536-2013/367 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 08.03.2000 tarihinde davalı şirkete para yatırdığını, geçen süre zarfında davalı şirketin emniyeti suistimal ederek müvekkilini dolandırdığını, davalı şirketin müvekkilinin parasını ödemek için söz vermelerine rağmen ödemediklerini, bunun üzerine müvekkilinin tarihli karar ile müvekkilinin davalı şirketten 17.260,78 Euro alacağının tazminine karar verildiğini ve verilen kararın kesinleştiğini ileri sürerek yabancı mahkeme kararın tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; yabancı mahkeme kararının tebliğ edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; dava konusu numaralı kararının davalılara usulüne uygun tebliğ edildiğine dair yazılı delil ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tanınması istemine ilişkindir. 5718 sayılı Kanun’un 58. maddesi gereğince Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Anılan Yasa’nın “Dilekçeye Eklenecek Belgeler” başlığını taşıyan 53. maddesinde tenfiz dilekçesine “Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi”nin ekleneceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, yabancı mahkeme ilamının tanınmasına karar verilebilmesi için öncelikle ilamın kesinleşmiş olması gerekmekte olup, bu husus dava şartı olması nedeniyle, mahkemece resen gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece, tanınması istenen yabancı mahkeme ilamının davalılara tebliğine ilişkin tebliğ evraklarının ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamında yabancı mahkeme kararın kesinleşme şerhli aslının bulunduğu, ancak dava şartı olan kesinleşmeyle ilgili olarak HMK 115/2. maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararının kesinleştiğini gösterir tebligat belgelerinin de sunulması için davacı vekiline kesin süre verilmesi, davacı vekilince tebligat belgelerinin sunulması imkanı yoksa, davacının nezaretindeki bir belge olmadığı gözetilerek, mahkemece, resmi makamlardan araştırılması mümkün bulunan dava konusu asıl kararın tebliğine ilişkin belgelerin ya da uluslararası usul kuralları gereği tenfizi istenen kararı veren yabancı mahkemeden getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususlar yerine getirilmeden davanın açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.