YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12824
KARAR NO : 2017/2368
KARAR TARİHİ : 24.04.2017
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/07/2015 tarih ve 2014/1080-2015/551 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalının şubesindeki vadesiz hesabından sahte kimlik ve belgeler ile mevduatının çekildiğini, davalı banka aleyhine 2011/23 Esas sayılı dosya ile dava açıldığını, onanarak kesinleştiğini, hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda mevduatın temerrüt tarihine kadar 18.410,79 TL olduğunun ve temerrütten dava tarihine kadar işlemiş faizin 4.262,23 TL olduğunun tespit edildiğini, mahkemece 5.166,93 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile ve işlemiş faiz 4.262,23 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, ancak kalan miktarın ikinci defa ıslah yapılamadığından talep edilemediğini ileri sürerek bakiye 13.243,86 TL’nin ilk dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı, kesin hüküm itirazında bulunmuş, faize faiz yürütülemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile 13.343,86 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, davacı hesabından sahte kimlikle çekilen paranın istirdadı istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava tarihi olan 18/07/2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu itibarla, mahkemece tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 24/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.