Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/12509 E. 2016/204 K. 13.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12509
KARAR NO : 2016/204
KARAR TARİHİ : 13.01.2016

MAHKEMESİ : ……………
TARİHİ : 23/06/2015
NUMARASI : 2015/7-2015/388

Taraflar arasında görülen davada ………….Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 23.06.2015 tarih ve 2015/7-2015/388 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin hesabı bulunduğunu, banka görevlilerince tüm mevduatının off-shore hesaplarına yönlendirildiğini, açılan hesapların off-shore hesaplar olduğunun açıklanmadığını, tüm mevduatların off-shore olarak toplanıp sanki bilinen bir işlemden kaçmanın yollarının arandığını ve tüm paraların başka kanallara aktarılarak bankaya gelen tüm mevduatın devlet kontrolünden ve denetiminden kaçırılıp hortumlandığını, Kıbrıs’a yapılan herlangi bir havalenin söz konusu olmadığını, davalı Bankalar Yasası’nın 69. maddesi gereğince şahsen sorumlu bulunduğunu, yine davalılar ve direktörü olduklarını, de sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, 6.502,23 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile 5.700,00 TL’nin 28.12.1999 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılar tahsiline, davalı hakkında açılan davanın reddine, davalı ile iflas idaresi hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı ., fer’i müdahil ve feri müdahil vekilleri temyiz etmiştir.
1- Fer’i müdahil vekili, davalı .’nin temyiz dilekçesine karşı verdiği temyize cevap dilekçesinde kararın davalı banka yararına bozulması isteminde bulunmuş olup, fer’i müdahil vekilinin söz konusu dilekçesi temyiz istemi mahiyetinde ise de, davalı banka yanında feri müdahil olarak davaya katılan HUMK’nın 433/2. maddesi uyarınca ancak karşı taraf sıfatına sahip davacı tarafın temyizine karşı katılma yoluyla temyiz hakkı bulunduğundan davalı bankanın temyiz dilekçesine cevaben katılma yoluyla temyiz yoluna başvurması mümkün değildir. Somut olayda davacı vekilinin davalı banka yönünden kurulan hükme yönelik temyizi de bulunmamaktadır. Bu durumda, fer’i müdahil vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı ve fer’i müdahil vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde, dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ve fer’i müdahil vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle fer’i müdahil vekilinin temyiz isteminin REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin ve fer’i müdahil vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı bankaya iadesine, temyiz eden fer’i müdahiller harçtan muaf olduğundan harç alınmasına mahal olmadığına, 13.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.