Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/12481 E. 2016/195 K. 13.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12481
KARAR NO : 2016/195
KARAR TARİHİ : 13.01.2016

MAHKEMESİ :
TARİHİ : 21/04/2015
NUMARASI : 2014/629-2015/249
Taraflar arasında görülen davada…Mahkemesi’nce verilen 21.04.2015 tarih ve 2014/629-2015/249 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Almanya Berlin Bölge Mahkemesi tarafından verilen 11.06.2006 tarih ve 290/05 sayılı kararın kararın tanınmasına ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava dilekçesine eklenmesi zorunlu belgeler eklenmeksizin fotokopi belgeler eklenmesiyle yetinildiği, sunulan fotokopi belgelerde de, kararın tebliğine veya kesinleşmesine ilişkin herhangi bir bilgi yer almadığı gibi kararın, kararı veren yabancı mahkeme veya o ülke makamlarından onaylandığına ilişkin bir bilginin yer almadığı, verilen süre içerisinde de bu eksikliğin tamamlanmadığı, her dava açıldığı koşulda değerlendirilir kuralı da dikkate alınarak bu şekilde açılan davanın usûl ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, davanın, dava ön şartlarının yerine getirilmemesinden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.
5718 sayılı MÖHUK’nın 50/1. maddesi hükmüne göre, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk Mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. Anılan Yasa’nın “Dilekçeye Eklenecek Belgeler” başlığını taşıyan 53. maddesinde tenfiz dilekçesine “Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi”nin ekleneceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, yabancı mahkeme ilamının tenfizine karar verilebilmesi için öncelikle ilamın kesinleşmiş olması gerekmekte olup, bu husus dava şartı olması nedeniyle, mahkemece resen gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Somut olayda, mahkemece, tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamınının diplomatik yolla tebliğ edilmediği, kararın postaya verilme tarihinin davalıya tebliğ tarihi sayıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, kararın tebliğine dair dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı gibi kararın posta yoluyla tebliğ edildiğine dair bir iddia da bulunmadığından gerekçe dosya kapsamına uygun değildir. Yine, davacı vekilince yabancı mahkeme kararının aslı veya onaylı sureti dosyaya sunulmamış, sunulan karar fotokopisinin tercümesinde de kesinleşmeye dair bir ibare bulunmamaktadır. Mahkemece, davacı vekiline sadece tebligat belgelerini sunmak üzere kesin olmayan süre verilmiş, davacı vekilince herhangi bir tebligat belgesi sunulmamıştır. Bu durumda, mahkemece, dava şartı olan karar aslı ve onaylı tercümesi ile kesinleşmeyle ilgili olarak HMK 115/2 maddesi uyarınca davacı vekiline kesinleşme şerhli karar aslı veya onaylı sureti ile onaylı tercümesi ve karar tebliğine dair belgeleri sunmak üzere usulüne uygun kesin süre verilerek, ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.