YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12274
KARAR NO : 2017/2172
KARAR TARİHİ : 17.04.2017
MAHKEMESİ : … … 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR
Taraflar arasında görülen davada … … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2015 tarih ve 2010/166-2015/135 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalı adına tescilli 2006/30986 numaralı “…”, 2006/19753 tekil numaralı “… “, 2006/30982 tescil numaralı “…”, 2006/30985 numaralı “… Şekil”, 2006/30983 numaralı “… Şekil”, 2006/30984 tesil numaralı “…” , 2007/01876 numaralı “… Şekil”, 2006/30987 numaralı “… Şekil”, 2006/19752 numaralı “…”, 2002/06790 numaralı “… Şekil” markası ve henüz başvuru aşamasında olan 2009/060471 numaralı “…”, 2009/57668 numaralı “…”, 2010/11455 numaralı “… Şekil”, 2009/65134 numaralı “…”, 2009/66831 numaralı “…” ve 2009/60473 numaralı “… Şekil” markalarının haksız ve kötü niyetli olarak tescil edildiklerini, davalı firmanın müvekkili şirketin ticaret unvanı ve tescilli markası olan “…” ibaresini müvekkiline zarar verici şekilde kullandığını, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarını, müşteriler arasında karışıklığa sebep olduğunu belirterek müvekkili adına tescilli ‘‘…’’ markasının tanınmışlığının tespitini, davalının ticaret unvanında yer alan “… ” ibaresinin ticaret unvanından silinmesini ve ticaret sicilinden terkinini, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin markaları 2009 yılında devraldığını, davacının 10 yıl boyunca ses çıkarmadığını, markaların benzer olmadığını, davacı markalarının tanınmış olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, 2006/19753, 2006/19752, 2006/30987 numaralı markaların benzer olduğu gerekçesiyle hükümsüzlüklerine; 2006/30982, 2006/30983, 2006/30984, 2006/30985, 2006/30986, 2007/01876 tescil numaralı markaların ayırt edici niteliğe haiz olduğu, 2002/66790 tescil numaralı markanın benzer nitelikte olduğu kabul edilmişse de bu marka yönünden davacının sessiz kalma yolu ile hak kaybına uğradığı ve davacının kötü niyetli olduğu gerekçesiyle anılan markalar için davanın reddine; diğer markaların dava açıldığı sırada tescilli olmamaları nedeniyle hukuki menfaat yokluğundan davanın reddine; davalı ticaret ünvanı ile davacı markası arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, tanınmışlık iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle anılan taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve seri marka istisnasından yararlanılamayacak olmasına göre, davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, davacı markasının tanınmışlığının tespiti, ticaret ünvanı terkini ve davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarda özetlendiği gibi davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hükümsüzlüğü talep edilen 2002/66790 sayılı ‘‘…+şekil ’’ markasının tescili başvurusunda kötüniyet bulunduğundan bahisle hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açılabileceği mahkemece benimsenmiş, öte yandan dava tarihi olan 08.09.2010 itibariyle sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğu gerekçesiyle bahse konu markaya yönelik hükümsüzlük davası reddedilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 15.04.2015 tarih ve 2013/11-1831 E.-2015/1198 K. sayılı ilamı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da açıklandığı üzere, sessiz kalma yoluyla hak kaybı oluşabilmesi esasen tescil engeli olan bir markanın sicile tescil edildikten sonra uzunca bir süre kullanılmasına rağmen asıl hak sahibinin karşı çıkmaması üzerine sonraki marka sahibi olan davalının asıl hak sahibine karşı korunması amacına yöneliktir. Bu bakımdan, öncelikle davalının dava tarihi itibariyle MK m.2 kapsamında, uyuşmazlık konusu markaya dayalı korunması gereken emek, sermaye ve yatırım birikimine sahip olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.