Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/11658 E. 2016/5282 K. 10.05.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11658
KARAR NO : 2016/5282
KARAR TARİHİ : 10.05.2016

MAHKEMESİ : ………ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2015
NUMARASI : 2014/88-2015/233

Taraflar arasında görülen davada ……… Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/04/2015
tarih ve 2014/88-2015/233 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.05.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. B….. Ü……. ile davalı vekili Av. A…… T….. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi …….. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 25.03.2010 tarihli sistem kullanma anlaşmasının imzalandığını, bu sözleşmenin 10. maddesinde davalının hangi hallerde cezai şart uygulayabileceğinin düzenlendiğini, davalı tarafından bu hükme dayanılarak müvekkiline ceza tahakkuk ettirildiğini ancak aynı maddede, müvekkilinin sözleşme hükümlerini ihlal etmesi ve ihlali davalının uyarısına rağmen sonlandırmaması halinde cezai şartın uygulanacağının hüküm altına alındığını, davalının böyle bir uyarıda bulunmadığı gibi esasen söz konusu ihlalin de gerçekleşmediğini ileri sürerek, davalıya ödenen 196.710,37 TL’nin ödenme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise müvekkilince tahakkuk ettirilen cezanın usulüne uygun bulunduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde müvekkilinin somut olay açısından ihtar yükümlülüğünün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki 25.03.2010 tarihli sözleşmenin 10. maddesi uyarınca davalının ilk ihlali tespit ettikten sonra ihlalin olmaması için davacıya süre vererek uyarıda bulunması gerekirken bu yöntem uygulanmadığından davacının ödediği cezanın istirdadını isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, hükmolunan meblağ üzerinden alınması gereken nispi karar ve ilam harcının yanlış hesaplanarak davalıdan fazla harç tahsiline karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden bozulması gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde yer alan “12.920,90 TL” ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “8.707,24 TL” ibaresinin yazılmasına, kararın bu şekilde davalı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.