YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1094
KARAR NO : 2015/6427
KARAR TARİHİ : 06.05.2015
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2014
NUMARASI : 2013/171-2014/233
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/10/2014 tarih ve 2013/171-2014/233 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının, müvekkilinin aynı zamanda ticaret unvanı olan dünya çapında tanınmış “S.” markasının ayırt edilemeyecek derecede benzeri bir ibareyi Türkiye’de marka, alan adı ve ticaret unvanı olarak kullanmak suretiyle marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerde bulunduğunu, davalının 2009/23919 sayı ile 40. sınıfta tescilli “S.” markasını, söz konusu ticaret unvanını ve www.s,.com.tr isimli alan adını haksız ve kötü niyetli olarak kendi adına tescil ettirdiğini ve bu durumun müvekkilinin haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalıya ait 2009/2319 sayılı S. ibareli markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini, davalının S. Tıbbi Sistemleri Elektrik Elektronik İletişim Sağlık Hizmetleri Dan.Bilg.ve San.Tic.Ltd.Şti ticaret unvanından “S.” ibaresinin çıkartılmasını, sicilden terkinini, davalıya ait .com.tr alan adı tahsisinin iptalini, sicilden terkinini, davalı fiillerinin haksız olduğunun hükmen tespitini ve davalının bu suretle vaki haksız rekabetlerinin ayrı ayrı men’ini, davalının haksız rekabet ve fikri sınai haklara tecavüzü neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını teminen, davalının S. tanıtım işareti ile her nevi mal veya hizmet sunması dahil her türlü ticari faaliyetlerinin önlenmesini, toplatılmasını, silinmesini, silinemeyenlerin imhasını ve hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davada yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan Ankara Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin 2008 yılında kurulduğunu ve sektörde tekelci eylemlere karşı başarı elde eden tek firma olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının davacının ticaret unvanı ile iltibas yaratmasının mümkün olamayacağını, müvekkilinin esas ve ayırt edici unsurunun telaffuz edildiği şekli ile “S.” olduğunu, davacı yanın ticaret unvanının ise S. AG olduğunu, tarafların ticaret unvanları arasındaki farklılık, tarafların faaliyet gösterdikleri alanlardaki ilgili tüketici kitlesi de göz önüne alındığında daha da belirgin hale geldiğini, davacının sessiz kalmaya bağlı olarak hak kaybına uğradığını, müvekkilinin S. ibaresi ile davacı yanın S. ibaresinin tescilli oldukları sınıflar yönünden benzer olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı yanın S. ibareli markalarının hiçbirisinin müvekkilinin tescilli olduğu 40. sınıfta yer alan hizmet grubunda tescilinin bulunmadığını, davacının müvekkilinin marka başvurusunun kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği yönündeki iddialarının soyut ve afaki nitelikte olduğunu, müvekkilinin ticari unvanı ile davacı yan markaları arasında ilgili tüketici nezdinde herhangi bir iltibas ihtimali mevcut olmadığından, haksız rekabetten de bahsedilmesinin mümkün olmadığını ve davacının işbu davayı piyasada tekel oluşturmak amacıyla ve tamamen kötü niyetle açmış olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin ticaret siciline tescil tarihinin 29/01/2008 olduğu, davanın ise ticaret sicil unvanının terkini için öngörülen 5 yıllık süre geçtikten sonra 31/07/2013 tarihinde açıldığı, hak düşürücü süreden sonra yapılan unvan terkini talebinin reddi gerektiği, davalının davacı markasını taklit yoluyla ya da tescilli markadan uzaklaşarak davacı markasına yakınlaştırmak suretiyle fiili kullanımı söz konusu olmadığından, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men’i taleplerinin de yerinde olmadığı ancak davacının markasının tanınmış marka olduğu ve davalı markasının esaslı unsurunun da “s.” ibaresi olduğu, markalar arasında iltibas bulunduğu, davalının davacı markasına iltibas oluşturan bu ibareyi davacı markasının tanınmışlığı sebebiyle iyi niyetli olarak tescil ettirdiği sonucuna varılamayacağı, bu nedenle davalı markasının hükümsüz kılınması gerektiği, yine davalının alan adında davacı markası ile iltibasa yol açar şekilde S. ibaresini kullandığı, her ne kadar Siemed ibaresi esaslı unsur olarak marka tescilinde mevcut ise de, markayı aynen alan adına almayıp, sadece iltibas oluşturan kelimeyi almış olması sebebiyle davacının markasına tecavüzünden dolayı davalı adına kayıtlı olan www.s.com.tr alan adının ise terkini gerektiği, son olarak da hükümsüzlük davasında verilen kararın ilanına ilişkin yasal dayanak bulunmadığından, bu yöndeki talebin de reddi gerekeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava; tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkin olup mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Ancak; 556 Sayılı KHK’nın 8/4. maddesi uyarınca “Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.” Bu durum aynı KHK’nın 42/1-b bendi uyarınca hükümsüzlük nedenidir.
Mahkemece davacı markasının tanınmış marka olduğu kabul edilmekle birlikte farklı sınıflar bakımından hükümsüzlük kararı verilebilmesi için anılan KHK’nın 8/4. maddesinde belirtilen dava konusu markalara yönelik olarak tanınmış markadan haksız yarar sağlanması,markanın itibarına zarar verilmesi ve ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması koşullarından birinin gerçekleşmesi gerektiği göz önünde bulundurulmadan, bu koşullardan birinin davalı markasının tescilli olduğu her bir hizmet sınıfı için gerçekleşip gerçekleşmediği hususu konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak heyetçe değerlendirilmesi sağlanıp tartışılmadan eksik incelemeye dayalı olarak davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru görülmemiş, davalının bu yöndeki temyiz talebinin kabulü ile kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, Aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.