Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2015/10399 E. 2015/9732 K. 01.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10399
KARAR NO : 2015/9732
KARAR TARİHİ : 01.10.2015

MAHKEMESİ : YOZGAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2014
NUMARASI : 2013/687-2014/339

Taraflar arasında görülen davada Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/03/2014 gün ve 2013/687-2014/339 sayılı kararı bozan Daire’nin 04/06/2015 gün ve 2014/14620-2015/7747 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı vekili, kesinleşen Duisburg Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile 10.225,84 Euro alacağın ve 1.778,49 Euro yargılama giderinin davalı şirketten alınıp müvekkiline verilmesine karar verildiğini ileri sürerek anılan mahkemenin 3 O 371/04 sayılı kararının ve masraf tespiti kararının tenfizini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tenfiz şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenen kararın davalıya tebliğine ilişkin belgelerin sunulmadığı, kararın usulünce tebliğ edilmemiş olması halinde kesinleşmeyeceği, kararın kesinleşmemiş olması halinde ise tenfiz isteminde bulunulamayacağı, taraflardan her birinin iddiasını ispata mecbur olduğu, buna göre tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04.06.2015 tarihli kararı ile bozulmuştur.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Türkiye ile Almanya arasında, 28.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi hükümleri gereğince tebligatların diplomatik yolla yapılacağı kararlaştırılmış olup bu yolla tebliğ edilmeyen bir yabancı mahkeme ilamının kesinleşmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu kapsamda, yargılama sırasında mahkemece davacı tarafa kesin süre verilerek dava konusu yabancı mahkeme kararının tebliğine dair belgeleri ibrazı istenmiştir. Davacı vekili son celse, ilgili mahkemeden kararın Lahey Sözleşmesine uygun olarak tebliğin yapılmasına ilişkin talepte bulunulduğu belirtilerek, bu talebin sonucunun beklenmesi istenilmiş ve başvuruya ait belgeler dosyaya sunulmuştur. Dosyaya sunulan belgeler dava tarihinden sonraki tarihe ilişkindir. Bu durumda, mahkemece dava tarihi itibarıyla usulünce kesinleşmiş bir yabancı mahkeme kararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.06.2015 gün ve 2014/14620-2015/7747 karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak sonucu bakımından doğru olan kararın açıklanan gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 04.06.2015 gün ve 2014/14620-2015/7747 karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak sonucu bakımından doğru olan kararın açıklanan gerekçe itibariyle ONANMASINA, ödediği karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 01/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.