Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/9926 E. 2015/6560 K. 07.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9926
KARAR NO : 2015/6560
KARAR TARİHİ : 07.05.2015

MAHKEMESİ : ELAZIĞ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2014
NUMARASI : 2013/195-2014/214

Taraflar arasında görülen davada Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 17/04/2014 tarih ve 2013/195-2014/214 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 05/05/2015 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av. L.. Ç.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkili A.. C..’nin diğer davacı şirketin % 50 paya sahip ortağı ve müdürü olduğunu, davalı ortağın da aynı yetkilere sahip bulunduğunu ve fiilen şirket işleriyle davalının ilgilendiğini, davalının şirket mal varlığını şahsi hesabına geçirdiğini, ailesinin harcamalarında kullandığını, ticari malları faturasız satarak şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, şimdilik 50.000 TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ortağın iddiasının yersiz olduğunu, asıl kendisinin şirket mal varlığını kaçırmaya çalıştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacı A.. C.. ile davalının, diğer davacı şirkette eşit hisseye sahip oldukları, her birinin şirketi münferiden temsile yetkili bulundukları, şirketin ticari kayıtlarının usulüne uygun biçimde tutulmadığı, bu haliyle davalının, davacı şirketin zararına hareket ettiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk kararın davacılar vekilince temyizi üzerine Dairemizin 09.01.2013 tarihli kararı ile davacı A.. C..’nin, işbu davada aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, anılan davacı yönünden davanın bu nedenle reddi gerekirken esasa ilişkin nedenlerle reddi doğru değil ise de sonucu itibariyle doğru bulunan kararın onanmasına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiş olup hakkındaki hüküm kesinleşen davacı A.. C.. yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı A.. C.. yönünden de yeniden davanın reddine karar verilerek aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı A.. C.. yararına bozulması gerekmiştir.
3-Dava, davalı şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup mülga 6762 sayılı TTK’nun 556. maddesi yollamasıyla limited şirket müdürleri hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 338. maddesinde, şirket yöneticileri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörülmüş ve yöneticiler aleyhine kusur karinesi kabul edilmiştir. (Gönen Eriş. Ticari İşletme ve Şirketler, s: 1941, 1942, 1999). Diğer bir deyişle, limited şirket müdürleri, kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde neden oldukları şirket zararından sorumlu olacaklardır. Somut olayda, davalı şirket müdürünün, şirketin parasını şahsi hesabına aktardığı, ailesi için yaptığı harcamalarda kullandığı ileri sürülmüş olup mahkemece bozmaya uyulduktan sonra alınan bilirkişi raporunda da, davacı şirket defterlerinin usulünce tutulmadığı, şirketin banka hesaplarından yapılan ödeme ve tahsil işlemlerinin muhasebe kayıtlarına işlenmediği, şirket hesaplarından ortakların şahsi hesaplarına virman işlemlerinin yapıldığı, yine şirketin parası ile ortakların kredi kartı borçlarının ödendiği açıklanmış bulunmaktadır. Bu durumda, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde davalı şirket müdürünün, şahsi hesabına aktarılan ve yine şahsi kredi kartı borcunun ödenmesinde kullanılan şirket parasını, şirket yararına sarf ettiğini ispat edemediği takdirde şirkete karşı sorumlu olduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de davacı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 07/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.