Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/9911 E. 2014/17769 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9911
KARAR NO : 2014/17769
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/03/2014 tarih ve 2014/35-2014/122 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının 25.10.1993 ila 01.04.1996 tarihleri arasında proje müdürü, 01.04.1996 ila emekli olduğu 10.12.2010 tarihleri arasında bölge müdürü olarak müvekkili şirkette istihdam edildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren rakip şirkette çalışmamayı, 12 aylık dönemde müvekkili ile rekabet edecek bir işle iştigal etmemeyi, müvekkilinin müşterileri ve potansiyel müşterileri ile herhangi bir ticari veya iş ilişkisine girmemeyi, şirket çalışanlarının şirketten ayrılmasını teşvik etmeyeceğini, her bir ihlalde son aldığı brüt ücretin 3 katı tutarında cezai şart ödeyeceğini taahhüt ettiğini, ancak ayrılışından kısa bir süre sonra müvekkili ile aynı alanda faaliyet gösteren … Toplu Yemek Üretim ve Servis Ltd. Şti’de çalışmaya başladığının öğrenildiğini, ardından davalının, müvekkilinin bir kısım personelini ayrılmaya teşvik ettiğini, bu itibarla 40.986 TL cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek bu bedelin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya dayanak yapılan sözleşme hükümlerinin tek taraflı olarak işveren lehine, işçi aleyhine düzenlendiğinden geçersiz olduğunu, rekabet yasağının coğrafi bölge açısından sınırlandırılmadığını, süre yönünden de 12 aylık sınırlamanın makul süreyi geçtiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının hangi süre ile nerede ve hangi iş türü bakımından rekâbet sınırlaması yapıldığının belli olmadığı, sözleşmede süre, yer ve işin türü bakımından sınırlama olmadıkça rekâbet yasağının geçerliliğinden söz edilemeyeceği, iş sözleşmesinde yer alan rekâbet yasağı koşullarının sözleşmenin sona ermesinden itibaren 12 ay süre ile yürürlükte olacağı belirtilmiş ise de sözleşmenin 6.6 maddesinde davacı şirketle rekâbet halinde olmayan bir şirkette çalışabileceği koşulu için her hangi bir sürenin öngörülmediği, işten ayrıldığı sırada rekâbet teşkil edecek her hangi bir işle iştigal edemeyeceği koşulunun ise davalının bizzat kendi nam ve hesabına yapacağı ticari faaliyetlere ilişkin düzenlendiği, davacı şirketle rekabet edecek

bir ticari faaliyetle uğraşması durumunda aykırılıktan bahsedilebileceği, oysa dosya kapsamında bu yönde bir iddianın ve delilin bulunmadığı, dosya kapsamı ve tanık anlatımları doğrultusunda davacı şirketin ve bu şirketle aynı gruba dahil olan şirketlerin işçilerinin davalı tarafından ayartılarak rakip firmada çalışmaya iknâ edildiğine ilişkin somut bir bilginin ve beyanın mevcut olmadığı, ayrıca rekâbet yasağını düzenleyen sözleşmelerin şekil şartına tabi olmakla sözleşmede başlangıç ve düzenleme tarihlerinin bulunmaması da dikkate alındığında sözleşmenin yazılı şekil şartlarını taşımadığı ve 6. madde kapsamında haksız rekâbet teşkil eden fiillerin davalı tarafından işlenmediği, davacı tarafından iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, taraflar arasında imzalanan rekabet yasağı sözleşmesinin 818 sayılı BK’nın 349’uncu maddesi uyarınca coğrafi yerle sınırlandırılmaması nedeniyle geçersiz olmasına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 17/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.