YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9906
KARAR NO : 2014/20194
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
MAHKEMESİ : İSTANBUL (KAPATILAN) 51. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2011/126-2013/345
Taraflar arasında görülen davada İstanbul (Kapatılan) 51. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 26/12/2013 tarih ve 2011/126-2013/345 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından Türkiye – Cezayir arasında yapılan uluslararası deniz taşımasından kaynaklanan 23.790 USD (31.792 TL) demuraj bedelinin davalıya fatura edildiğini, ancak davalının bu bedeli ödemediğini, yapılan sözlü uyarılardan bir sonuç alınamadığını, alacağın tahsili amacıyla Ümraniye 2 İcra Müdürlüğü’nün 2010/10397 esas sayılı dosyasıyla yürütülen takibe borçlunun süresinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek davalının icra dosyasına yaptığı haksız itirazın iptaline, davalı borçlunun takip miktarının %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili, alacaklının öncelikle müvekkili şirket ile iş ilişkisi içerisinde olmadığını ve karşılıklı olarak bir iş yapmadıklarını, bu sebepten dolayı müvekkili aleyhine davacı tarafından kesilen faturaya yasal süresi içerisinde Üsküdar 10. Noterliği’nin 11/09/2009 tarih 22465 yevmiye nolu ihtarnamesi ile itiraz edilerek iade edildiğini, davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma,benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu talebin, sürastarya süresi içinde gemisini boşaltmaya hazır durumda bulundurması karşılığı doğan sürastarya ücreti olduğu, davacı taşıyanın husumeti davalı taşıtana yönelttiği, TTK’nın 1081. maddesi hükmüne göre emtianın gönderilen tarafından teslim alınmaması halinde navlun ve diğer masraflardan taşıtanın sorumlu olacağı, TTK’nın 1059. madde hükmüne göre de, gönderilenin malı teslim almakla navlun ve navlun teferruatından olan bütün masrafları ve sürastarya ücretini ödemek zorunda kalacağı, bu durumda davacı taşıyanın, davalı taşıtandan sürastarya ücreti talep ettiği davada gönderilenin kim olduğunu ve gönderilenin malı teslim almadığını ispatla yükümlü bulunduğu, buna göre davacı tarafından sunulan konişmento üzerindeki, konişmentonun davalının işçisi tarafından teslim alındığına dair kaydın malın alıcısına teslim edilip edilmediğini kanıtlamayacağı, davacı taşıyan, mal gönderilen tarafından teslim alındı ise TTK’nın 1069. madde hükmüne göre gönderilene, mal gönderilen tarafından teslim alınmadı ise taşıtana müracaat edebileceği, davada ispat yükü üzerine düşen davacı tarafça malın gönderilene teslim edilip edilmediğine dair hiçbir delil sunulmadığı, dolayısıyla davalı taşıtanın sürastarya borçlusu olduğu hususunun ispatlanamadığı, yine davacının usulsüz olan defterlerinde takibe konu ettiği fatura kayıtlı ise de, defterlerin usulsüz olması karşısında ticari defterleri lehine delil vasfı taşımadığından bu kayda da itibar edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, sürestarya alacağının malın gönderenden tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, kural olarak sürestarya ücretinin borçlusu davacının akidi olan gönderen ise de, TTK’nın 1069. maddesi gereğince ancak iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde sürestarya ödeme borcu, malın alıcısına geçmekte ve bu suretle de malın göndereni borcundan kurtulmaktadır. 1069. maddeye göre, alıcının sürestarya alacağından sorumlu olması için, navlun veya konşimentoda buna dair hüküm bulunması ve malın alıcı tarafından teslim alınması gerekmektedir. Navlun sözleşmesi veya konşimento hükümleri, yükü tesellüm eden alıcının TTK’nın 1069/1 maddesi uyarınca navlun ve diğer borçların borçlusu durumuna girip girmeyeceğini ve şayet girecekse, bunun kapsamını da tayin edecektir. Konşimento veya navlun sözleşmesinden kendisine böyle bir külfet yüklendiği anlaşılan alıcı, yükü teslim almakla gerek yükleme gerekse boşaltma limanında sürestarya ücretini ödemekle yükümlüdür. Ancak; alıcı yükü teslim almazsa taşıtan, navlun ve diğer tüm borçları taşıyana ödemekle yükümlü olacaktır.
Somut olayda, davacı taşıyan sürestarya ücretini tahsil etmek amacıyla kural olarak bu borçtan sorumlu olan davalı taşıtan aleyhine icra takibi yapmış olup, mahkemece davalının gönderen ve davacının akidi olduğu kabul edilmiş, davalı bu yönden de kararı temyiz etmemiştir. Bu durumda, kural olarak borçtan davalı sorumlu olup, malın alıcıya teslim edildiğini ve bu nedenle bu borçtan sorumlu olmadığını ispat külfeti de davalıya düşmektedir. Bu nedenle mahkemece; bu yönden ispat külfetinin davalıda olduğu gözetilmek, davalının bu yöndeki delilleri toplanmak, konşimentonun onaylı tercümesini dosya içerisine sağlayarak, bu hususta özel bir düzenleme bulunup bulunmadığı üzerinde durulmak ve malın yurt dışında yine davalı tarafından teslim alındığı yönündeki davacı iddiasını da irdelemek suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.