Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/9405 E. 2015/5970 K. 28.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9405
KARAR NO : 2015/5970
KARAR TARİHİ : 28.04.2015

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 25.03.2014 tarih ve 2011/387-2014/160 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 28.04.2015 günü hazır bulunan davacı asil …, davacılar vekili Av. …, davalı asil … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalının müvekkili şirketin ortağı ve münferiden temsile yetkili müdürü iken 04.04.2007 tarihinde ortaklıktan ayrıldığını, davalıya bu nedenle her birisi (11.664) TL bedelli 10 adet bono verildiğini, daha sonra yapılan incelemede gerçek alacak-borç durumun farklı olduğunun ve davalının sebepsiz zenginleştiğinin anlaşıldığını, davalının bonolara dayanarak icra takibine giriştiğini ve icra tehdidi altında iki adet bononun ödendiğini ileri sürerek, anılan bonoların iptalini, (28.152,97) TL’nin davalıdan istirdadını, (3.536,63) TL fazla tahsil edilen meblağın ve %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının haksız iddialarla borcun ödenmesini geciktirmeye çalıştığını savunarak davanın reddini istemiş, %40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, Dairemizce verilen bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda, davalının ortaklıktan ayrılırken davacılardan 125.001,60 TL fazladan tahsilatının bulunduğu, bu nedenle davacı … tarafından keşide edilen davacı şirketin kefil olduğu on adet senedin bedelsiz kaldığı ve davacılar tarafından ödenen miktarların fazladan ve haksız olarak ödendiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacıların 11.664 TL bedelli on adet bono nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, 28.152,97 TL’nin ve 3.536,63 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacıların kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1 – Dava, davalının şirket ortaklığından ayrılması nedeniyle davalıya fazladan verildiği ileri sürülen paranın istirdadı ve bonoların iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkili şirketin ortaklığından ayrılan davalıya 10 adet, toplam 116.640 TL bedelli bonoların verildiğini, davalının şirketten ayrılmasının ardından alacak ve borç durumunun farklı olduğunun anlaşıldığını, bir kısım alacakların davalı tarafından tahsil edildiğini ileri sürmüş, mahkemece yapılan yargılamanın ardından verilen ret kararı, Dairemiz tarafından, davacı şirketin halen ayakta olup olmadığı, davalının şirket hissesini usulünce devredip devretmediği, taraflar arasındaki sözleşmenin şirketin tasfiye ya da paylaşımını esas alıp almadığı noktalarından bozulmuş, uyulan bozma ilamının ardından mahkemece bu kez, davalının davaya konu senetleri şube kapatma ve hisse devri nedeniyle aldığı ancak davalının hisse devri bedelini fazlasıyla tahsil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Buna karşın mahkemece bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiş, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin kaynağı belirlenmeden uyuşmazlığın esası hakkında çözüme ulaşılmaya çalışılmıştır.
Dosya içeriği itibari ile davacı … ile davalı arasında 04.04.2007 tarihli bir protokol düzenlendiği, içeriği net olmamakla birlikte bir kısım şirket varlıklarının davalıya, bir kısmının ise davacı …’a bırakılması konusunda anlaşmaya varıldığı, bu anlaşmanın ardından 05.04.2007 tarihinde 6762 Sayılı TTK’nun 520. maddesinde düzenlenen şekil şartlarına uyulmak suretiyle davalının hisselerini daha önce hissedar olmayan adı geçen davacıya devrettiği anlaşılmaktadır. Bu hali ile taraflar arasında, bozma ilamında araştırılması istenen şekilde geçerli bir pay devri yapıldığı ve davacı şirketin halen faal olduğu anlaşılmaktaysa da; gerek anılan protokol hükümleri gerekse dosya içindeki diğer bilgi ve belgeler kapsamından, esasen tarafların davacı şirketin bir kısım işletmesi ile diğer aktif ve pasiflerini paylaşma konusunda irade gösterdikleri yönündeki bulgular mevcuttur. Oysa ki; mahkemece taraf iradelerinin ne yönde olduğu, aralarında ne gibi bir sözleşme bulunduğu dahi tartışılıp değerlendirilmeden, doğrudan ödeme miktarları ve borç durumunun tespiti ile sonuca gidilmeye çalışılmıştır. Öte yandan davalı ile protokol düzenleyen davacı …’ın protokol tarihi itibari ile şirket ortağı dahi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece öncelikle yanlar arasındaki hukuki ilişkinin ne olduğu, davalıdan istenen hususların hangi işlem ve ilişkiden kaynaklandığı, tarafların fiilen davacı şirket işletmelerini paylaşıp paylaşmadıkları, uyuşmazlığın hisse devrinden mi yoksa şirketin fiilen paylaşımından mı kaynaklandığı belirlendikten sonra gerekirse alacak ve borç durmunun incelenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayalı olarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2– Bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.