Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/812 E. 2014/20007 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/812
KARAR NO : 2014/20007
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
.

Taraflar arasında görülen davada …(Kapatılan) 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 01/10/2013 tarih ve 2012/305-2013/284 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 16.12.2014 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av…. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili davacıların muris …’nın mirasçıları olduklarını, muris …’ın … …Şubesi’nden 17.03.2006 tarihinde 4 yıl vadeli 136.000 TL bedelli tüketici kredisi kullandığını, kredi kullandıran dava dışı bankanın kredi kullandırım koşulu olması nedeniyle 17.03.2006 başlangıç tarihli muris için hayat sigortası yapıldığını, murisin sigorta süresi içerisinde vefat etmesi halinde…Emeklilik A.Ş. tarafından ödenecek hayat sigorta tazminatından öncelikle murisin o tarihte bankaya borçlu bulunduğu bakiye kredi ve faizinin ödeneceği, artan sigorta tazmin tutarının da mirasçılarına ödeneceğini, muris …’ın, 17.03.2010 olan kredi vadesinin dolmasına 3 gün kala 14.03.2010 tarihinde vefat ettiğini, müvekkillerinin davalıya müracatı sonucunda davalının murisin kendilerine beyan edilmeyen ve önceden varolan hastalıkları nedeniyle vefat ettiğini bu nedenle bankaya olan bakiye borcun ödenmemesinin yanı sıra davacılara da herhangi bir ödemede bulunulmadığını, davacıların bankaya kalan bakiye borç tutarını da kendilerinin ödemek zorunda kaldığını, her ne kadar davalı sigorta şirketinin önceden varolan hastalıklar nedeniyle vefat ettiğini ileri sürmüş ise de, bu kişinin ani gelişen beyin ödemi rahatsızlığı sonucu vefat ettiğini, ileri sürerek 136.000 TL sigorta tazminatının davalı sigorta şirketine ihbar tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirket ile T…. Bankası T.A.O. arasında imzalanan grup hayat sigortası kapsamında bankadan kredi kullanan kişilerin isteğe bağlı olarak sigorta kapsamına alındığını, vefatları halinde teminat tutarları ile sınırlı olmak üzere kredi borcunun bankaya ödendiğini, kredi borcu dışında bir bakiye kalması halinde ise bu bakiyenin sigortalının lehtarına ödendiğini, sigorta sözleşmesinde bankanın akid sıfatıyla taraf olduğunu, davacıların murisi …’ın 21/07/2009 tarihinde … Bankası …Şubesi’ne müracaat etmek sureti ile 89.000 TL’lik kredi kullanma talebinde bulunduğunu, kendisine hayat sigortası yapılmasının teklif edildiğini, müşteri tarafından bu teklifin kabul edildiğini, 16/06/2010 tarihli yazı ile müvekkili şirkete bildirildiğini, ancak Şube Müdürlüğü tarafından verilen bilgiden de anlaşılacağı gibi … tarafından kullanılan 89.000 TL’lik kredi ile ilgili olarak Hayat Sigortası primi tahsil edilerek sigorta poliçesi düzenlenmesi gerekirken, murisin yine aynı şubede mevcut bir başka kredisine ilişkin taksit tahsilatı yapılırken sisteme sehven bu kredi numarasının yazılması nedeni ile 89.000 TL’lik kredi verine 2006 yılında başlayan kredi sözleşmesi üzerinden hatalı poliçe kaydı oluştuğunu, davacılar murisinin hayat sigortası başvuru tarihinin 21/07/2009 olduğunu, bu tarih itibariyle kullandırılan kredi tutarının 89.000 TL olduğunu, bu nedenle müvekkili ile dava dışı banka arasında yapılan sözleşme uyarınca 17/03/2009 tarihinde krediye bağlı teminat tutarının sadece 89.000 TL ile sınırlı olduğunu, davacılar murisine ait sigorta grup sertifikası yenilenmek suretiyle müvekkili şirket ve banka arasında 2009 yılı içerisinde kullanılmaya başlandığını, bu sertifika ile sigortalıdan sağlık beyanı alındığını, dolayısıyla 2009 yılı içerisinde kullanılmaya başlanılan bir belgenin 2006 yılında imzalanması imkanının olmadığını, ayrıca poliçe süresinin 1 yıl olduğunu, buna göre başlama tarihinin 17/03/2006 olduğunu, vefat tarihinin ise 14/03/2010 olduğundan teminat ödenmesinin de söz konusu olmayacağını, bir an için davacı talebi kabul edilse bile bu kredi ile ilgili sigorta başvuru tarihinin 21/07/2009 olduğu, bu tarih itibariyle banka riskinin 32.940,89 TL olması nedeniyle, teminâtın bu bedel ile sınırlı olduğunu, davacılar murisi …’ın 14/03/2010 tarihinde vefatından sonra yapılan incelemede sigortalı …’ın Eylül 2006 tarihinden bu yana sigorta öncesinde mevcut hastalıkları bulunduğuna ancak bu hastalıkların beyan edilmediğini, vefatın da bu hastalıklar nedeniyle gerçekleştiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre murise 07.03.2006 tarihinde kullandırılan 136.000 TL’lik kredi borcunun 4 yıl içerisinde ödenmesi konusunda anlaşma yapılarak 136.000 TL’nin tamamı için peşin olarak 2.720 TL prim alındığından ve son ödeme tarihi 17.03.2010 tarihi bulunduğundan 17.03.2010 tarihine kadar sigorta poliçe teminat süresinin devam ettiği, davalı tarafın iddia ettiği gibi 2009 yılında kullandırılan kredi için düzenlenmiş bir poliçenin tespit edilemediği, tıbbi belgelerde ölüm nedeni olarak sadece beyin ödeminin ölüm sebebi olarak gösterildiği, başkada bir bilgi ve kayıt bulunmadığı, bu nedenle ölüm sebebinin sigorta şirketinden saklanan hastalıktan dolayı olduğunun kabul edilemeyeceği, başka deyişle muristeki hastalıkla ölüm sebebi arasında illiyet bağı bulunduğunun ispatlanamadığı, ayrıca poliçe şartlarına göre sözleşme akdedilmesinden itibaren aralıksız ve itirazsız olarak iki yıl yürürlükte kalmışsa artık sigortacının sözleşmeden cayamayacağı, durumu öğrendiği tarihten itibaren 8 gün içinde prim farkını talep edebileceği, poliçenin 4 yıl muris vefat edene kadar yürürlükte bulunduğu ve davalının cayma hakkını kullanmadığından artık muristeki hastalık ile ölüm sebebi arasındaki illiyet bağının mevcut olup olmadığının bir öneminin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 136.000 TL’nin dava tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6.767,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.