Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/5255 E. 2014/12944 K. 07.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5255
KARAR NO : 2014/12944
KARAR TARİHİ : 07.07.2014

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … … …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen …/09/2013 tarih ve 2004/97-2013/348 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin bir arkadaşı vasıtasıyla tanıştığı davalı …’ın tavsiyesi üzerine davalı şirket nezdinde 49 milyar TL nakit, 11 milyar TL EFT olmak üzere toplam 60 milyar TL meblağlı hesap açtırdığını ve Nisan 2001 tarihinde de bu aracı kurumda işlemlere başladığını, bu paranın bir bölümü ile hazine bonosu, bir bölümü ile de hisse senedi alındığını, ilk günlerde yapılan bütün işlemlerden müvekkilinin haberdar edildiğini, ancak hesabın sürekli olarak zarar etmesi üzerine davalı …’ın davacıyı zarardan kurtarmak için kredili işlem yapmak gerektiği konusunda ikna ettiğini, zor durumda kalan müvekkilinin bu durumu kabul ettiğini, Kasım 2001’de kredili işlem yapmak için sözleşme imzaladığını, bu dönemde yapılan kredili işlemlere veya normal alım-satım işlemlerine ilişkin hiçbir ekstrenin davalı kurum tarafından davacıya gönderilmediğini, sadece davalı …’ın kendi düzenlediği ekstreleri faksla veya e-maille davacıya gönderdiğini, davalının Aralık ayına ait ekstreyi inceletmeden davacıya mutabakatname imzalattığını, ekstreden parasının çok azaldığını gören davacının, davalı …’a hisse senetlerini satmasını söylediğini, ancak bu davalının krediyi düşürmeye ve zararı azaltmaya çalıştığını söyleyerek davacıyı kandırmaya devam ettiğini, davalı şirket çalışanı olan davalı …’ın sahte olarak düzenlediği ekstrelerden bakiye hisse senedi olduğunu sanan davacının, 09.04.2002 tarihinde de davalı şirketi arayarak var olduğunu sandığı hisse senetlerine virman etmek istediğini ancak şirket çalışanlarından aldığı bilgiye göre hesabın bir aydan beri boş olduğunu öğrendiğini, davalı … tarafından müvekkilinin iradesi yanıltılarak kandırıldığı ve davalının usulsüz işlemleri nedeni ile tüm parasını kaybettiğini, diğer davalının da BK’nın 55. ve 100. maddeleri uyarınca sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 5.000.000.000 (eski) TL tazminatın tahsilini, talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davalı …’ın müvekkili şirkette müşteri temsilcisi olarak çalıştığını, davacı arkadaşı olan davalı …’a sözlü olarak yetki verdiğini, davacının hesaplarından haberdar olduğunu, davacı zararının hisse senetlerinin değerinin düşmesinden kaynaklandığını, ekstre gönderilmemesi ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının 31…2001 tarihi itibariyle de mutabakat imzaladığını, 31…2001 dönem sonrası için davacının gerçek dışı hesap ekstreleri nedeni ile aldatılmış olabileceği kabul edilse bile 31…2001 tarihli durumun iadesi ile hisse değerinin düşmesinden yani piyasa riskinden … zararla aldatma arasındaki illiyet bağı kesildiğini, buradaki aldatmanın hesapta olduğu sanılan hisselerin o tarih itibari ile gerçekte hesapta bulunmaması olduğu, davacının verdiği talimatın yerine getirilmemesi
gibi bir durum söz konusu olmadığını, davacının hesabında bulunan hisse senetleri satılarak kredi borcu kapatıldığını, 31…2001 tarihli durumun iadesi isteniyorsa bu tarihte mevcut olan kredi borcunun ödenmesi gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiş, karşı davada ise 6.268.682.000 TL kredi alacağının tahsilini talep etmiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili ile davacının yakın arkadaşlık ilişkisi dolayısıyla diğer davalı aracı kurum nezdinde işlem yapmak üzere hesap açtırıldıktan sonra yapılacak tüm işlemler için müvekkilinin tıpkı bir portföy yöneticisi gibi şifahi olarak yetkilendirdiğini ve borsanın taşıdığı riskleri bilmesine rağmen kendisine para kazandırmasını istediğini, davalı müvekkilinin arkadaşlık ilişkisine dayanarak yaptığı işlemlerin borsa mevzuatına aykırılık teşkil etmekle birlikte davacıyı yanıltarak zarara uğratmaya yönelik bir hareket bulunmadığını, davacının bilgi ve talimatı doğrultusunda hareket ettiğini, davacının iddia ettiği zararın ekstrelerden kaynaklanmadığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının hesabında yapılan işlemlerin davacının bilgisi ve talimatı doğrultusunda ve en azından davacının davalı …’a verdiği sözlü yetki doğrultusunda yapıldığı, davacının kandırılmasının veya parasının zimmete geçirilmesinin söz konusu olmadığı, davacının hesabında meydana gelen zararın piyasa hareketlerinden kaynaklandığı, davalı kurumun sözleşmeye aykırı bir davranışının bulunmadığı, SPK tarafından ve İMKB tarafından tespit edilen idari usulsüzlüklerin davacının zararına sebebiyet vermediği, davacının zararının hisse senetlerinin piyasada düşmesinden kaynaklandığı, davacı, davalı … tarafından kendisine borç ikrarı içeren 01.05.2002 tarihli belgenin verildiğini iddia etmiş ise de bu belgede 80 milyar TL borç ikrarı yapıldığı, dosya kapsamından bu belgenin bedel kısmı boş olarak davacıya verilmiş olduğu ve bu belgenin davacının talebi üzerine, davacının ailesi ile ilgili zor durumu çözmek üzere verildiği anlaşıldığı, bedel kısmı boş bırakıldığı ve sonradan el yazısıyla doldurulduğu savunulduğu, bu savunmaya karşı çıkılmadığı, yine bu belgede davalının davacıya boş kambiyo senedi verdiği belirtilmiş olmakla birlikte, böyle bir senedin verilmediği anlaşıldığı, bu nedenle, bu belge davalı … yönünden koşulsuz bir borç ikrarı olarak kabul edilmediği, karşı davacı, karşı davalıya ait hisse senetlerini en son ….02.2002 tarihinde satmak suretiyle hesabı sıfırladığı halde, 2003 yılına göre belirlediği rakamların esas alınarak karşı davada istenen alacağı talep hakkının bulunmadığı gerekçesi ile asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekili ve davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirketten alınmasına, davacıdan temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 07/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.