Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/2256 E. 2014/9414 K. 21.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2256
KARAR NO : 2014/9414
KARAR TARİHİ : 21.05.2014

MAHKEMESİ : … 4.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10/09/2013 tarih ve 2013/178-2013/147 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin …’in mirasçısı olduğunu, müvekkili ile davalı şirket arasında 1999 yılında yapılan edisyon sözleşmesiyle müvekkilinin hak sahibi olduğu eserlerin pazarlanması ve bu faaliyetten elde edilen gelirin %95’inin davalı şirkete, %5’inin ise davacıya ait olacağının kararlaştırıldığını, oysa gerek … dışında gerek Türkiye’de bu tür sözleşmelerde editör-eser sahibi paylaşım oranlarının ortalama %30 editör, %70 eser sahibi şeklinde olduğunu, müvekkilinin bilgisizliği ve tecrübesizliği nedeniyle sözleşmenin bu şekilde yapıldığını, sözleşmenin bu hükmünün hukukun emredici kurallarına, ahlaka ve insan haklarına aykırı olduğunu, öte yandan sözleşmenin süresinin de kabul edilemeyecek kadar uzun olduğunu ileri sürerek, Borçlar Kanunu’nun 19 ve 20. maddeleri ile Medeni Kanun’un 23. maddesi uyarınca 6/9/1999 tarihli sözleşmenin bütün olarak hükümsüzlüğünün tespitine, bu mümkün olmazsa belirtilen hükümlerinin batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ”sözleşmenin imzalanmasından 10 yıl geçtikten sonra dava açılmasının kötü niyetli olduğunu, irade fesadının bulunmadığını, sözleşme gereği davacıya önemli miktarda ödeme yapıldığı, hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeden bu ödemeleri tahsil eden davacının şimdi bilgisiz olduğunu ileri süremeyeceğini, sözleşmenin kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde bulunmadığını, sözleşme konusu … tarafından üretilen eserlerin klasik müzik olması nedeniyle Türkiye’ de dinleyicisinin az olduğunu” savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin 13.02.2013 tarihli bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda; her ne kadar davacı taraf taraflar arasında bir sözleşme imzalandığını ve eski sözleşmenin hükümsüz hale geldiğini savunmuşsa da, bu beyanın davalı tarafça kabul edilmediği gibi herhangi bir sözleşme ya da anlaşma metni de ibraz edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 21/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.