Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/18887 E. 2015/13122 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18887
KARAR NO : 2015/13122
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

MAHKEMESİ : …..ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 18/09/2014
NUMARASI : 2013/220-2014/543

Taraflar arasında görülen davada ….Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/09/2014 tarih ve 2013/220-2014/543 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 08/12/2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. B.. K.. ile davalı vekili Av. A.. K.. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin 2012 yılına ilişkin genel kurulunun 18.02.2013 tarihinde yapıldığını, müvekkilinin TTK’nın 420. maddesi kapsamındaki talebi üzerine bilanço ve buna bağlı gündem maddelerinin görüşmelerinin ertelendiğini, ertelenen gündem maddelerinin 25.03.2013 tarihinde yapılan genel kurulda görüşüldüğünü ancak anılan genel kurulda alınan kararların bir kısmının da iptalinin gerektiğini, müvekkilinin bilanço ve buna bağlı maddelerin görüşmelerinin ikinci kez ertelenmesi talebinin reddedildiğini, bu kararın yerinde olmadığını, zira müvekkilince talep edilen edilen belgelerin toplantıdan makul süre önce kendisine gönderilmediğini, şirketin mali durumu ve faaliyetleri hakkında müvekkilinin yeterince bilgilenerek genel kurul toplantısına katılımı sağlanmadığı gibi genel kurulda da yazılı açıklama verilmekten çekinildiğini, 2012 yılı denetçi raporunun ibrası kararının da hukuka aykırı bulunduğunu, denetçi raporunun ibrasının ancak bunun dayanağı olan bilanço ve gelir gider hesapları hakkında tüm ortaklara yeterli ayrıntıda bilgi verilmiş olması ve bilançonun tasdiki kararının da hukuka uygun olarak alınması halinde mümkün olacağını, oysa çekilen ihtara rağmen bu konuda müvekkiline gerekli bilgi ve belgelerin verilmediğini, gerçeği yansıtmadığı yönünde ciddi bulgular bulunan bilanço bilgileri ve alt hesaplar hakkında hazırlanmış olan denetim raporunun yüzeysel nitelikte olup objektif ve doyurucu nitelikte bir denetim yapıldığını göstermekten uzak bulunduğunu, yukarıda açıklanan gerekçelerle 2012 yılı bilanço ve gelir gider tablosu hesaplarının tasdikine ilişkin 3 nolu kararın da iptalinin gerektiğini, ayrıca oydan mahrum olmalarına rağmen yönetim kurulu üyelerinin de bilanço ve hesapların tasdiki için oy kullandıklarını, yapılan açıklamalar karşısında yönetim kurulu raporunun ibrasının da hukuka aykırı olduğunu, bu raporun yüzeysel olup gerçeği yansıtmadığını, gündemin 5. maddesi ile kar dağıtılmaması yönünde karar alındığını, anonim şirketlerin nihai amacının kar elde etmek ve dağıtmak olduğu gibi kar payı alma hakkınında vazgeçilmez haklardan bulunduğunu, şirketin kar dağıtmamasının gerekçesi olarak önceki yıllarda olduğu gibi yatırımların gösterildiğini, şirketin birikmiş karının olmasına rağmen bu karın dağıtılmadığını, dolayısıyla bu kararın da iptalinin gerektiğini, TTK’nın 438. maddesinde düzenlenen koşullar oluştuğundan şirkete özel denetçi atanmasını talep ettiklerini ileri sürerek, davalı şirketin 25.03.2013 tarihli genel kurulunda alınan 1,2,3,4 ve 5 nolu kararların iptaline, şirkete özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tamamen ailevi nedenlerle ve öç alma amacıyla açıldığını, dava dilekçesinin çelişkiler barındırdığı gibi davacının da dava hakkını kötüye kullandığını, davacının şirketin mali durumu konusunda yeterince bilgilendirildiğini, iptali istenilen kararların usul ve yasaya uygun olduklarını, özel denetçi tayini koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı şirkete ortak olduğu, şirket ortakları arasında kişisel çekişmelerin bulunduğu ve bunun da genel kurul toplantılarına yansıdığı, davacının makul bir gerekçe sunmadan peşin muhalefette bulunmasının objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, davalı şirketin genel kurul toplantısında alınan ve iptali istenilen 1,2,3 ve 4. nolu kararların azlık hakkını ihlal edici nitelikte olmadıkları, toplantının kar dağıtılmamasına ilişkin 5. nolu kararının ise haksız görüldüğü, davacının bu karara karşı muhalefetini tutanağa geçirttiği, kaldı ki kar payı dağıtılmamasına ilişkin karara karşı önceden veya oylama sonrası karşı çıkılmasının da farklı sonuç doğurmayacağı, feshi istenilen davalı şirketin ekonomik sıkıntı yaşamamasına rağmen daha fazla yatırım amacıyla kar payı dağıtmamasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gibi azlık hakkını da ihlal edeceği, dolayısıyla bu maddeye yönelik iptal talebinin yerinde bulunduğu, davacının şirket defter ve bilançolarını yeterince inceleme fırsatı bulduğu, Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile uzman muhasebeci eliyle defterleri incelediği, özel denetçi atanması koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 25.03.2013 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 5 nolu kararın iptaline, diğer maddelere yönalik iptal talebi ile özel denetçi atanması yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- 6102 sayılı TTK’nın 440/2 maddesi uyarınca, mahkemece şirkete özel denetçi atanması talepleri hakkında verilen kararlar kesindir. HUMK’nın 432/4. maddesine göre, temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’da bu konuda karar verebileceğinden, davacı vekilinin özel denetçi atanması talebinin reddine ilişkin karara yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Genel kurul kararlarının iptaline ilişkin karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, anonim şirketlerde genel kurul kararlarının, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, 6102 sayılı TTK’nın 446. maddesi uyarınca toplantıya katılan üyenin karara ret oyu kullanarak muhalif kalmasının ve bu keyfiyeti zapta geçirmesinin gerekmesine, oylama öncesi yapılan görüşme sırasında bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesinin veya ret oyu kullanılmasının alınan karara muhalif olunduğu anlamını taşımamasına, Dairemizin yerleşmiş kararlarında, oylama öncesi peşin muhalefetin olmayacağının istikrarlı bir şekilde kabul edilmesine, davacının iptali istenilen genel kurul kararları yönünden açıklanan biçimde bir muhalefet şerhinin bulunmamasına, bu durumda 25.03.2013 tarihli genel kurulda alınan 1,2,3 ve 4 nolu kararlar yönünden davanın açıklanan nedenle reddi gerekirken esasa ilişkin nedenlerle reddi doğru olmamış ise de söz konusu maddeler yönünden sonucu itibariyle hükmün doğru görülmesine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptaline ilişkin olup mahkemece, kar payının dağıtılmamasına ilişkin 5 nolu kararın iptaline karar verilmiştir. Ancak, söz konusu karar yönünden davacının usulüne uygun biçimde bir muhalefet şerhi bulunmayıp yukarıda açıklandığı üzere oylama öncesi muhalefetin de kabul edilmesinin mümkün bulunmaması ve iptal davasının ancak karara muhalif kalıp bu keyfiyeti de tutanağa geçirten ortak tarafından açılabilecek olması karşısında mahkemece, dava şartının gerçekleşmediğinin gözetilerek bu karar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile bu madde yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin özel denetçi tayini talebinin reddine ilişkin karara yönelik temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100.00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz harcı davacıdan peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 08/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.