Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/18636 E. 2015/8042 K. 10.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18636
KARAR NO : 2015/8042
KARAR TARİHİ : 10.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2014
NUMARASI : 2012/117-2014/208

Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 23/09/2014 tarih ve 2012/117-2014/208 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; haksız ve dayanaksız bir şekilde davalı adına tescil edilmiş bulunan 2007/29002, 2006/54884, 2002/28946, 2006/54874, 2006/54885, 2006/54882, 2006/54878, 2006/54881, 2007/26894, 2007/26895 nolu markaların kötü niyetli tescil sebebiyle, hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, bunun mümkün olmaması halinde müvekkilinin hak sahipliğinin hüküm altına alınmasına, tarafların markalar üzerinde iştirak halinde mülkiyet sahibi olmasına aksi takdirde ortak marka statüsü tanınmasına, tecavüz fiilerinin durdurulması ve önlenmesine, verilen kararın ilanına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili, öncelikle hak düşürüçü süre itirazında bulunduklarını, miras taksim sözleşmesi ile terekenin bölüşüldüğünü, konu edilen iş yerinin müvekkili şirketin kurucusu ve davacının abisi N. E.’a kaldığını davacının farklı zamanlarda üç kez davalı iş yerinde sigortalı olarak çalıştığı ve ayrıldığını farklı girişimlerde bulunduğunu fakat başarılı olamadığını, bilhare aynı işi yapmaya başladığını, müvekkilinin dava konusu markalar üzerinde gerçek hak sahibi olup, markaları ilk ihdas ve istimal eden tanınmış hale getiren kişi olduğunu, davacının gerek işletmeye gerek markalara maddi ve manevi katkısının olmadığını, uzun süre sessiz kalması nedeniyle hak kaybına uğrağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, somut olayda mirasçılar arasında yapılan 26/11/1980 tarihli miras taksim sözleşmesi uyarınca dava konusu işletme ve beraberindeki hakların davalı işletme sahibi N. E.’a bırakıldığı, o tarihe kadar “A. K.Şekercisi C.E.” olan dükkanın 1993 yılına kadar “C. E. K.Ş.” unvanı ile işletildiği ve aynı yıl kurulan “Ş.C. E. Ş. San.ve Tic. Ltd. Şti” ile faaliyetlerine devam ettiği, bu bakımdan markaların kötü niyetle tescil olunduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, “C. E.” ibareli markaların kendi sektöründe bilinen meşhur bir marka haline geldiği, davacı A.. E..’un bu tanınmışlık ve bilinirliliğinin sağlanmasında ne gibi somut katkısının olduğunun tespit edilemediği, davacı her ne kadar davalı iş yerinde sigortalı olarak çalışmış ise de,
markaya nasıl bir yatırım yaptığı, dükkan olarak işletilen bir iş yerinin davacı tarafça nasıl işletme haline dönüştürüldüğü, C. E. markasının yine davacı tarafça nasıl emek ve çaba harcandığı hususunun davacı tarafça ispatlanamadığı, bu kapsamda davalı şirket sahibi N. E.’un markaya yatırım yaptığı ve markanın gerçek hak sahibi olduğu anlaşılmakla ortak marka yada iştirak halinde mülkiyet statüsünün tanınması yönündeki davacı istemlerinin yerinde olmadığı, tescilli bir markanın tescil belgesi hükümsüz kılınmadıkça hak sahibinin marka hukukundan doğan haklarını hukuka uygun olarak kullanmasının başka bir kişinin marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, davacı tarafın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet istemlerinin de bu nedenle yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.