Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2014/18543 E. 2015/8297 K. 15.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18543
KARAR NO : 2015/8297
KARAR TARİHİ : 15.06.2015

MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2011/221-2014/127

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27.05.2014 tarih ve 2011/221-2014/127 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı – karşı davalı vekili, müvekkilinin 40. sınıf mal ve hizmetleri kapsayan 2001/11067 tescil numaralı “canım ciğerim” ibareli markanın sahibi olduğunu, 29, 30, 42. sınıf’ mal ve hizmetleri kapsayan 2001/01392 tescil numaralı “c. c.” markasını 2011 yılında devraldığını, müvekkilinin 2001 yılından beri A. M. mahallesinde “c. c.” markası adı altında kebap salonu işlettiğini, davalının, müvekkilinin işyerinde uzun süre çalışıp ayrıldıktan sonra müvekkilinin işyerine yakın bir yerde “A. c. c.” markası adı altında kebap salonu açtığını. 2007/55271 başvuru nolu “a.c. c.” ve 2008/66112 başvuru nolu “b. c. c.” markalarını adına tescil ettirdiğini, www.a..com internet sitesi kurduğunu, davalı markalarının ayırt edilemeyecek kadar müvekkilinin markasına benzediğini, iltibasa sebebiyet verdiğini, “c. c.” markasının gerçek sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek davalı adına tescilli 2007/55271 ve 2008/66112 başvuru nolu markaların hükümsüzlüğüne, davalının markaya tecavüzünün vc haksız rekabetinin tespitine ve önlenmesine, 10.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı – karşı davacı vekili, müvekkilinin ve davacının kebap salonunu birlikte işlettiklerini, müvekkilinin sayesinde markanın tanınır ve bilinir hale geldiğini, işletme adının “C. C. İ. U.” olduğunu, davacının 2010 yılında ortaklığa son verdiğini,davacının ortaklık devam ederken müvekkili adına tescilli markaların olduğunu bildiğini, “canını ciğerim” markasının gerçek sahibinin müvekkili olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddine, karşı davada davacı markalarının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada hükümsüzlüğü talep edilen 2008/66112 sayılı markanın henüz başvuru aşamasındayken geçersiz kılındığı, bu nedenle bu marka yönünden hükümsüzlük talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına; 2007/55271 tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü talebi bakımından davalının, davacı Sevim’in işyerinin resmi sahibi olmasa da. bu yeri aktif olarak çalıştırdığı, davalının aktif çalışması ile “canım ciğerim” markasının oluşturduğu, davalının marka başvurusunda bulunurken esaslı unsur niteliğindeki ibarelerle bütünleşir şekilde ve davacının markalarından ayırt ediciliği sağlar nitelikte asmalı ibaresini ilave etmek suretiyle davacı markasından uzaklaştığı, bu nedenle markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük talebinin reddine, davalı kullanımının tescilli markaya dayalı ve yasal zeminde olması sebebiyle markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, ref’i maddi manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karşı dava bakımından, davalı – karşı davacının tescilden kaynaklanan öncelik hakkı bulunduğu gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davalı İ.. Ö..’ın davacı S.. A.. adına “c. c. k. s.” olarak esnaf siciline tescilli işyerinde çalışan olarak kayıtlı bulunmasına karşın, aynı işyerinde “c. c. İ. u.” tanıtma işaretini kullanmak suretiyle dava konusu “c.c.” ibaresi üzerinde davalının da korunması gereken marka hakkı sahibi olmasına göre, davacı-karşı davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı-karşı davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 15.06.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

1- Dava, 556 sayılı Marka KHK’nın 8/3, 42/1 (b) maddeleri uyarınca davalı adına tescilli 2007/55271 sayılı “A. C. C.” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile haksız rekabetin tespiti, meni ve sair tali istemlere ilişkindir.
2- Davacı vekili, müvekkilinin “C. C.” ibaresini “y. ve i.” hizmetleri alanında 2011 yılından bu yana tescilsiz marka olarak kullandığını, dosyaya sunduğu çok sayıda fatura, esnaf odası kaydı, yazar kasa fişleri, katalog, broşür vs. tanıtıcı evrak ile kanıtlamak suretiyle, davalının bu ibareyi marka olarak tescil ettirdiği 2007 yılından önce tanıtıcı işarete ayırt edicilik sağladığını ispat etmiştir. Bu husus bilirkişi heyeti tarafından da tespit edilmiş ve mahkemece de benimsenmiştir.
3- Dosyaya intikal eden kayıt ve belgelerden davalı şahsın, davacıya ait ticari işletmede sigortalı işçi olarak 23.08.2002 işe başladığı ve iş ilişkisinin 10.07.2010 tarihine kadar devam ettiği, öte yandan, hükümsüzlüğü istenilen 2007/55271 sayılı “A. C. C.” ibareli markanın da 2007 yılı içerisindeki başvuruya istinaden tescil edildiği dikkate alındığında, davalının, davacının işçisi iken, çalıştığı işyerinin tescilsiz markası ve ticari işletme adı “C. C.” ibaresini kendi şahsı adına marka olarak tescil ettirdiği, bununla birlikte davacının emir ve talimatı altında ve onun işçisi olarak davacıya ait “C. C.” isimli işyerinde çalışmasını sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Davalının, davacı işyerinde çalışması esnasında, işyerinin tescilsiz markasının tanıtımında üstün gayret göstermiş olması kendi şahsı adına o markayı tescil ettirme hakkı tanımaz. Davalının eylemi, kendisine duyulan güvenin suiistimali suretiyle kötü niyetli marka tescili niteliğindedir. Davalı, markanın tescili yönünden davacının kendisine izin veya icazet verdiğini ispat edebilmiş de değildir.
4- Davalı, kendisi ile davacı arasında adi ortaklık ilişkisi içerisinde olduğunu ileri sürmüş ise de bu iddiasını ispat edebilmiş değildir. Ayrıca, davacı işyerinde işe başlamadan önce de “C. C.” ibaresinin tanıtıcı işaret olarak kullanıldığı dikkate alındığında, adi ortaklık ilişkisinin varlığı dahi davacıya markanın tescili yönünde her hangi bir üstün ya da eşit hak sağlamayacaktır. Davacının tescil ettirdiği “A. C. C.” ibareli markadaki “A.” ibaresi, davacıya ait lokanta işletmesinin bulunduğu semtin adı olduğu da dikkate alındığında, davacının tescilsiz marka kullanımına ilişkin “C. C.” ibaresi karşısında ayırt ediciliği sağlamaktan uzak kalacaktır. Anılan nedenlerle, asıl dava yönünden yerel mahkemece verilen markanın hükümsüzlüğü davasının reddi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken, mahkeme kararını onayan Dairemiz sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmıyoruz. 15.06.2015